• Mardin21 °C
  • Diyarbakır16 °C
  • Batman16 °C
  • Şırnak16 °C
  • İstanbul6 °C

Abdulaziz ALTEKİN / Yazar

12 Punto 14 Punto 16 Punto 18 Punto

15 TEMMUZ RUHU NEREDE?

15 Temmuz 2020 Çarşamba 13:31

Osmanlı İmparatorluğu yıkıldıktan sonra zulümler başladı. Güneydoğu’dan Fransızlar, batıdan Yunanlılar ve İngilizlerle birlikte ittifak kurdukları diğer devletler, Anadolu üzerindeki her karış toprağı yağmalamaya başlamıştı.

Demokrasi ve özgürlüğü ile dünyaya nam salanların aslında birer barbar olduklarına şahit olacaktı herkes. Ve bir şey daha net bir şekilde gün yüzüne çıkacaktı: Bizim bizden başka dostumuz yokmuş!

Anadolu’da yaşayan halkların birer köle gibi görülmesi ve öyle muamele edilmesine kimse razı değildi. Fakat herkes büyük bir korku içinde olduğu için kimse kolay kolay sesini çıkarmaya cüret edemiyordu. İmanın gücüyle ortaya atılanlar elbet vardı: Sütçü İmam gibi. Lakin bunların sayısı iki elin parmaklarını geçmiyordu.

Halk itilip kakılıyor, namuslarına el uzatılıyor… nefes almalarına dahi zar zor izin veriliyordu. İşte öyle bir ortamda Mustafa Kemal Atatürk ölümü göze alarak Kurtuluş Savaşını başlattı.

Ölümü göze aldık dedik. Çünkü Padişah yakalanma fermanını imzaladı. Trenden inerken kendisini karşılayan Kazım Karabekir, isteseydi oracıkta kafasına sıkabilirdi. Fakat Mustafa Kemal Atatürk gibi o da ülkesine aşık, milletine düşkün, zulme karşıydı. Bundan dolayı yanındaki askerlerle birlikte onun emrine geçtiler.

Halk, büyük bir fedakarlık gösterdi: Yemediler, içmediler, giymediler… Kurtuluş Savaşına belki birebirde katılmadılar; ama yaptıkları destekler, ettikleri dualarla her an orada savaşan evlatlarıyla birlikteydiler.

Kurtuluş savaşının kazanılmasındaki etken buydu. Amasız, fakatsız birlik ve beraberlik.

Tarih o günden sonra halkların birlikteliğine şahit olmadı. Mücadele bitti. Kurtuluş Savaşı ruhu geride kaldı.

Ta ki 15 Temmuz akşamına kadar!

Kurtuluş Savaşı ruhu tekrar dirildi. Ülke için büyük bir tehdit vardı. Hiç düşünmeden herkes sokaklara indi. Evde kalanlar duaya sarıldı. Ve hep birlikte darbeye kalkışanlar yenilgiye uğratıldı.

Sonrasında olanlar büyük bir talihsizlik elbet. Çünkü hiç suçu günahı olmayan emir erlerinin vahşice katledilişi sosyal medyaya yansıdı. Şüphesiz hepimizin içini yakan görüntülerdi. Ve tıpkı Kurtuluş Savaşında olduğu gibi 15 Temmuz ruhu da o göcede kaldı.

Kimse kimseye güvenmiyor. Baba oğula düşman, oğul babaya. Sürekli birbirini aforoz edenler türedi. Komşumuzu düşman edip düşmanları dost edinmeye başladık…

Ve dört yıl geçti aradan!

İktidar, ülkenin kurucu önderine vatan haini diyor. Muhalefeti teröriste yardım etmekle suçluyor. Muhalefet ise iktidarı terörist olmakla!

Halktan görüntüler yansıyor sosyal medyaya. Kimi kılıcını kuşanmış kimi silahını. Sürekli bir meydan okuma, tehdit etme var. Kimse kimseyi dinlemiyor. İki medeni insan gibi oturup konuşmuyorlar.

Kin ve nefret giderek artıyor. Ocu bucular çoğalıyor. Birbirlerinin kanını içebilecek hale geldiler.

Sormak istiyorum?

15 Temmuz ruhu nerede?

Öyle bir gece hiç yaşanmadı mı? Halk neden şu an birbirine düşman? Partiler neden bir yuvarlak masa etrafında bir araya gelemiyorlar?

Şurası kesin. Evet, 15 Temmuz akşamı bir destan yazıldı. Lakin o destandan eser yok şimdi!

Umarım içimizdeki bu düşmanlığı bitirip birlikte güzel yarınlara yol alabiliriz. Aksi halde bu kin ve nefretin hiç kimseye zarardan başka getireceği yok. Vesselam…

 

Bu yazıya henüz yorum eklenmemiştir.
Mardin nöbetçi eczaneleri
ANKET
Midyat'ın İl Olmasını İstiyor musunuz.?
Tüm Hakları Saklıdır © 1997 - 2024 Midyat Habur | İzinsiz ve kaynak gösterilmeden yayınlanamaz.
Tel : / Faks : 04824641346 | Yazılım: CM Bilişim - Tasarım: INVIVA