• Mardin21 °C
  • Diyarbakır16 °C
  • Batman16 °C
  • Şırnak16 °C
  • İstanbul6 °C

Abdulaziz ALTEKİN / Yazar

12 Punto 14 Punto 16 Punto 18 Punto

CORONAVİRÜS (GÖRÜNMEYEN HASTALIK)

20 Ağustos 2020 Perşembe 09:00

Pencereme çarpan rüzgâr, gecenin bi vaktinde misafirim oldu.

Oturup biraz dertleştik. İçinde bulunduğumuz teknoloji çağından ta ilk insanlara kadar dibine vurduk dedikodunun. Meğersem ne çok dalmışız gaflet uykusuna.

Geçmişten bu güne bir hat üzerinde kalkıp tarih dersi vermeye gerek yok. Geride bıraktıklarımıza bakıp üzülmek de bir fayda sağlamayacak. Onun için içinde bulunduğumuz anı resmetmek istiyorum sadece.

Ortadoğu topraklarında bitmek bilmeyen kanın rengini ancak oradaki vatandaşlar ülkemize gelince gördük. Ondan önce hep dışarıdan bakıp kahramanca dualar gönderdik semaya. Bazen daha cesur davranarak sosyal medyadan lanetler yağdırarak destek verdik. Ve en son gerçekle karşılaşınca onları ülkemizde istemedik.

Ortada haklı haksız var mı?

Evet. Ortada bir haklı taraf bir de haksız taraf var. Zulme uğrayan herkes haklı. Lakin ellerinde herhangi bir güç olmadığı için haklılıklarını kanıtlayamıyorlar. Zalim olan herkes haksız. Burada durum anormal bir şekilde tam tersi. Ellerindeki gücü kullanarak daima kendilerini haklı gösteriyorlar.

Çok kısa zaman önce bir tek Ortadoğu değil her yerde ölümün olabileceğine şahitlik ettik. Bizim en büyük kâbusumuz depremler. Birkaç gün halk yine kendine çeki düzen verdi. Ama sadece birkaç gün. Sonra gerçek yüzümüzü ortaya çıkardık. Bizim vatandaş veya değil hiç dinlemeden bir tekme de biz atmaya çalıştık.

Yaptıklarımızın ardı arkası kesilmiyor. Peki, ama bu kadar kötülüğün sebebi ne? Tabi ki de bitmek bilmeyen dünya hırsı.

İnsanlar ne kadar aciz olduklarını unutup kendi dışında kalan her şeyi ezmeye çalıştı. Yeryüzünde farkında olmadan Tanrılaştırdılar kendilerini. Yeri geldi kan döktüler yeri geldi bir kuru soğana muhtaç ettiler. Daima başkalarının sırtına basarak yükselmeye çalıştılar. Ve altta kalanın canını çıkardılar.

Dünyanın ne kadar fani olduğunun hiçbir ehemmiyeti kalmadı artık. Zira yarına dair en ufak bir olumsuzluk yok içimizde. Her zaman zengin olup refah bir hayatın hayalini kuruyoruz, rahatı elde ettikten sonra ondan kurtulmanın ne kadar zor olduğunu bilmeden. Sanki hiç ölmeyecekmişiz gibi her yere, her şeye sahip olmaya çalışıyoruz.

Maalesef ölümün ne kadar yakın olduğunu unuttuk. Kardeşliğin, dostluğun, akrabaya yardım etmeyi, zalime karşı mazlumun yanında yer almayı unuttuk. Bütün acizliğimizle meydan okuduk dünyaya. Ölümü hatırlamayınca hiç gelmeyeceğini düşündük. Arzu ve heveslerimizin oyuncağı olduk. Bir topaç gibi döndürdüler bizi. Her dönüşte daha çok battık dünya bataklığına. Ne yazık ki en ufak bir pişmanlık bile duymadık.

Dün okullar tatil edildi. Bugün edilmeye devam ediyor. Yarın birçok işyeri kapanacak. Bazıları ezecek bazıları ezilecek. Nihayetinde bir gün daha fazla yaşamak için her türlü önlem alınmış olacak. Ve sonra da tevekkül ettik diyeceğiz. Sanki tevekkülün ne olduğunu biliyormuşuz gibi. Lakin herkesin kaçırdığı bir nokta var: Azrail geldi mi ne maskeye bakıyor ne de kolonyaya.

Bizim şu an korkacağımız daha büyük sorunlarımız var. Kimse kimseye merhamet etmiyor. Zalime alkış tutanlar vicdanlarında dövüyorlar mazlumları. Güvensizlik almış başını nirvanaya ulaşmış. İnsanlık telef olmuş. Kötülüğün kapanına yakalanan iyilik her gün biraz daha can vermekte… Unutmamız gereken çok güzel bir söz var: Ölüm öldürülmüyor.

Göz önünde olan bir virüs için neredeyse dünya alarma geçti. Kimilerine göre ilacı var kimilerine göre yok. Her halükarda şu an üst düzey önlemler alınmakta. Peki, geleceğimizi yok eden görünmeyen hastalıklara karşı ne önlemler alıyoruz?..

 

Bu yazıya henüz yorum eklenmemiştir.
Mardin nöbetçi eczaneleri
ANKET
Midyat'ın İl Olmasını İstiyor musunuz.?
Tüm Hakları Saklıdır © 1997 - 2024 Midyat Habur | İzinsiz ve kaynak gösterilmeden yayınlanamaz.
Tel : / Faks : 04824641346 | Yazılım: CM Bilişim - Tasarım: INVIVA