Karakter boyutu :
13 Nisan 2022 Çarşamba 09:49
Cumhurbaşkanı Erdoğan Kabine Toplantısı'nın ardından açıklamalarda bulundu
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Cumhurbaşkanlığı Külliyesi'nde gerçekleştirilen millete seslendi.
Ramazan ayının rahmeti, mağfireti, affı ve bereketinin tüm Müslümanların ve tüm insanlığın üzerinde olmasını temenni eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Maalesef son yıllarda ramazan aylarını hep sıkıntılı gündemler eşliğinde buruk bir şekilde geçiriyoruz. Dünya bir süredir salgınların ve savaşların yol açtığı olağanüstü dönemler yaşıyor, herkesin hayatını etkileyen ekonomik, sosyal, siyasi krizler sebebiyle ortaya çıkan belirsizlikler giderek artıyor." dedi.
Salgın döneminde bozulan üretim ve tedarik sisteminin hala düzeltilemediğini, tam tersine Karadeniz'in kuzeyindeki savaşla birlikte üretim ve tedarik kanallarının yeni tehditlerle karşı karşıya kaldığını belirten Erdoğan,
"Finanstan sağlığa, enerjiden gıdaya geniş bir alanda giderek ağırlaşan sorunlar, zengininden fakirine kadar dünyadaki tüm ülkeleri derinden sarsıyor. Merkezinde yer aldığımız coğrafya başta olmak üzere dünyanın dört bir yanında benzer tabloları görmek mümkündür. Her ne kadar ülkemizde kendi kısır ve küçük hesaplarının içinde kaybolup dünyada olup bitenleri takip edemeyecek kadar hayattan kopuk bir kesim varsa da biz tüm bu gelişmeleri yakından takip ediyoruz. Yaşadığı ülkenin ve mensubu olduğu milletin felaketini siyasi çıkara tahvil etme peşinde koşanları ihtiraslarıyla baş başa bırakıyoruz.
Türkiye'nin bu zorlu dönemi aşarak bir an önce hedeflerine ulaşması için ülkenin tüm gücünü, imkanlarını ve potansiyelini harekete geçirmenin gayreti içindeyiz. Hamdolsun salgın sürecinde bunu başardık. Şimdi de Ukrayna-Rusya Savaşı ile yeni boyutlar kazanarak devam eden küresel krizi fırsata dönüştürecek adımları da atıyoruz. Bugün Türkiye savaşın her iki tarafıyla da yakın ilişkilerini sürdürebilen, tarafları karşılıklı bir araya getirerek sorunun çözümü yolunda somut ilerlemeler sağlanmasını temin edebilen yegane ülkedir." ifadelerine yer verdi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, siyasi ve diplomatik alandaki kazanımları, Türkiye'yi dünyanın en büyük 10 ekonomisinden biri haline getirme hedeflerinin itici gücü haline dönüştürmek için çalıştıklarını belirterek, "Elbette küresel düzeyde yaşanan sıkıntıların bize de yansımaları oluyor. Önce ekonomimizi çökertmek için döviz kuru ve faiz tartışmaları üzerinden başlatılan saldırıların ardından da salgın döneminin yol açtığı küresel krizin ülkemize etkileri hala sürüyor." dedi.
Enerji ve gıda fiyatları başta olmak üzere küresel ekonomik dengeleri bir kez daha kökünden sarsan Rusya-Ukrayna Savaşı'nın sonuçlarının da derinden hissedildiğini belirten Erdoğan, "Tabii burada şu gerçeğin unutulmaması gerekiyor, petrol, doğal gaz ve kimi madenler gibi ülkemizin küresel piyasalardan tedarik ettiği ürünlerin fiyatlarının döviz cinsinden katlanarak artmasını bizim tek başımıza önleyebilmemiz mümkün değildir. Aynı şekilde gıda sektörünün kullandığı ham maddelerin fiyatlarındaki artışlar da ithalatımıza ve ihracatımıza olan etkileri sebebiyle bizi yakından ilgilendiriyor." açıklamasını yaptı.
Mevsim şartlarının, sebze ve meyve fiyatlarının yükselmesi üzerindeki etkisinin de göz ardı edilemeyeceğini belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan,
"Esasen Türkiye'nin sorunu, kendi vatandaşlarının ihtiyacı olan buğdayı, unu, yağı, eti, sütü, sebzeyi, meyveyi üretmek değildir. Allah'a şükür kendi insanımızı asla temel gıda maddelerinden mahrum bırakmayacak üretim kapasitesine ve gerçekleşmesine sahibiz ama küresel sisteme entegre açık bir ekonomide sadece sizin kendi kendinize yeterli olmanızla iş bitmiyor. Çünkü siz elinizdeki ürünlerin bir kısmını dışarıya satarken tüketim veya ihracat amacıyla da dışarıdan ürün alıyorsunuz.
Küresel düzeyde ürün arzındaki denge bozulduğunda, fiyatlar her yerde fahiş bir şekilde yükseliyor. İşte bugün Amerika'da açıklanan son 40 yılın en yüksek enflasyon rakamları sorunun ulaştığı sınır tanımaz boyutları göstermektedir. Teknolojik ürünler ve enerji yanında insanlarımızın günlük hayatını yakından ilgilendiren yağdan şekere, undan ete pek çok konuda böyle bir durum ortaya çıkmıştır. Bizim bu süreçteki önceliğimiz, en pahalı malın olmayan mal olduğu gerçeğinden hareketle vatandaşlarımızın temel ihtiyaç maddelerine kesintisiz ve en uygun şartlarda erişimini sağlamaktır." ifadelerini kullandı.
Tamahkarlık yaparak, insanların temel maddelerinin fiyatlarını yükselten açgözlü bir kesimin de olduğunu bildiren Erdoğan, "Kimi zaman yalan haberlerle panik oluşturarak, kimin zaman ellerindeki ürünleri piyasaya vermeyip stoklayarak, hatta imha ederek, kimi zaman aralarında anlaşıp fiyatları artırarak haksız kazanç peşinde koşanları takibe aldık. Kamunun denetim ve yaptırım yetkilerini kullanarak serbest piyasa sistemi içinde bu tamahkarlarla mücadele ediyoruz. Ancak sorun çoğu defa hukuki değil, ahlaki olduğu için maalesef arzu ettiğimiz neticeleri almakta güçlük çekiyoruz." diye konuştu.
Karşılarında zorlu bir tablo olduğu gerçeğinin farkında olduklarını dile getiren Cumhurbaşkanı Erdoğan,
"Meseleye üreticilerden tüketicilere, çalışanlardan işverenlere, her kesimi gözeten, kazanımlarını korumaya, kayıplarını telafi etmeye yönelik bir anlayışla yaklaşıyoruz. Belirsizliğin yol açtığı tereddütler ortadan kalktıkça hem içeride hem de dışarıda ürün arzının yeniden dengeye oturacağını, tedarik kanallarının işlemeye başlayacağını, fiyatlardaki balonun söneceğini ümit ediyoruz. Bu düzelme yaşanana kadar vatandaşlarımıza her türlü desteği sağlamayı sürdüreceğiz. Gelir artışına yönelik tedbirler yanında gereksiz paniklerin önüne geçecek, piyasayı sakinleştirecek, tamahkarları dizginleyecek düzenlemelere hız vereceğiz. Sabırla, dirayetle daha çok çalışarak, daha sıkı mücadele ederek, bu dönemi de inşallah geride bırakacak, ülkemizin mutlaka 2023 hedeflerine ulaşmasını sağlayacağız." diye kaydetti.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, 2023'ün eşiğinde olduklarını, dolayısıyla bir sonraki vizyon eşikleri olan 2053'e yönelik hazırlıklarını hızlandırdıklarını belirterek, Birleşmiş Milletler İklim Değişikliği Konferansı'na sundukları katkı beyanıyla 2053 vizyonunun ilk somut hedefini ilan ettiklerini belirtti.
Bugün de İstanbul'un fethinin 600'üncü yıl dönümüne atfettikleri vizyonlarının önemli unsurlarından biri olacağına inandıkları 2053 Ulaştırma ve Lojistik Ana Planı'nı paylaşmak istediğini dile getiren Erdoğan, "Ülkemizin merkezinde bulunduğu yükselen Avrupa-Asya-Afrika ticaret üçgeni bizim için özellikle ulaştırma alanında büyük fırsatlar barındırıyor. Bugün 12 milyar ton olarak gerçekleşen dünya ticaret hacminin 2030 yılında 25 milyar tona, 2050 yılında 95 milyar tona ulaşması bekleniyor. Birleşmiş Milletler halen yüzde 50'si kentte yaşayan dünya nüfusu için bu oranın 2050 yılında yüzde 70'e çıkacağına işaret ediyor." dedi.
Dünyada ulaşıma yönelik talebin 2050 yılında iki katına çıkacağının anlaşıldığını söyleyen Erdoğan, "Küresel ticaretteki bu gelişmelere bakan vicdan sahibi herkes ülkemizin ulaştırma alanında son 20 yılda attığı adımların ne kadar önemli ve isabetli olduğunu kabul edecektir. Türkiye, Londra'dan Pekin'e, Sibirya'dan Güney Afrika'ya uzanan geniş bir coğrafyanın lojistik süper gücü haline gelme yolunda ilerlemektedir. Nitekim diğer ülkeler de ortaya çıkacak potansiyelden mümkün olan en yüksek payı almak için yatırımlarına hız vermeye başlamıştır." diye kaydetti.
ABD'nin 2 trilyon dolarlık, Çin'in ise 559 milyar dolarlık altyapı yatırımları planladıklarının bilindiğini dile getiren Erdoğan, Türkiye'nin ise 2003 yılından 2021 yılı sonuna kadar 5 ana sektörde yaptığı 172 milyar dolarlık yatırımla bu konuda şimdiden oldukça mesafe katetmiş bir ülke olduğunu kaydetti.
Temel önceliklerinin hep ekonominin üretim gücünü desteklemek olduğunu, yaptıkları yatırımlar sayesinde Türkiye'nin üretimini 1 trilyon doların üzerinde arttırmayı başardığını vurgulayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Bu yatırımlarla yarısı da yeni olmak üzere 18 milyona yakın insanımızın istihdamını sağlayan ekonomik sonuçlar ürettik. Yine bu yatırımlarla milli gelirimize 520 milyar dolardan fazla katkı sunduk. Yarına hazırlanırken odak noktamıza insan, veri ve yük hareketliliğini yerleştirdik. Bu unsurları lojistik, mobilite, dijitalleşme ekseninde yeni ulaşım yaklaşım ve uygulamalarıyla birlikte ele alarak adımlarımızı atıyoruz. Akıllı otoyolların inşası bu uygulamalardan biridir." dedi.
Ulaştırma ve Lojistik Ana Planı'nı veriye dayalı, ortak aklı önemseyen, topluma kulak veren bir anlayışla hazırladıklarını belirten Erdoğan, öncelikle güncel sosyo-demografik arazi kullanımı, ulaştırma sistemleri, altyapı ve turizm verilerine göre bir ihtiyaç analizi yaptıklarını ifade etti.
Yük ve yolcu taşımacılığında emisyon salınımını azaltma hedefli, çevreci ve akıllı ulaşım sistemlerinin öne çıktığı senaryolar geliştirdiklerini söyleyen Erdoğan, "Sürdürülebilir senaryoda demir yolu yatırımlarımız artık ön plana çıkmıştır. Esasen yıllarca kaderine terk edilmiş demir yollarımızı zaten önemli ölçüde yeniden canlandırılmıştık. Mevcutların tamamını yenilediğimiz demir yolu hat uzunluğumuzu 10 bin 959 kilometreden 13 bin 22 kilometreye çıkardık. Hedefimiz bu rakamı 2053'te 28 bin 590 kilometreye taşımaktır." diye belirtti.
Bunun için Ulaştırma ve Lojistik Ana Planı'nda demir yollarına özel bir yer verdiklerine dikkati çeken Erdoğan, şöyle devam etti:
Demir yollarının yolcu taşımacılığındaki payını yüzde 1'den Avrupa ortalamasının da üzeri olan yüzde 6,2'ye çıkartmakta kararlıyız. Bu da halen 19,5 milyon olan demir yolu yolcu sayımızın 2035 yılında 145 milyona, 2053'te ise 270 milyona ulaşması demektir. Yük taşımacılığımızın yüzde 4'e denk gelen 38 milyon tonu demir yoluyla gerçekleştirilmektedir. Amacımız 2053 yılında 440 milyon ton yükün demir yolu ile taşınmasını sağlayarak yaklaşık yüzde 22 seviyesine ulaşmaktır. Yurt dışı yük taşımacılığında da demir yolunun payını 10 kat artırmayı planlıyoruz. Hızlı tren hatlarını 2053 yılına kadar yaygınlaştırarak bu sistemle birbirine bağlı il sayımızı 8'den 52'ye çıkartacağız. Yolcu ve yük taşımacılığında kara yolu payının azaltılması, ulaşımdan kaynaklı karbon emisyonunun düşürülmesine de ciddi katkılar sağlayacaktır.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, yeni yatırımlarla kara yolu hizmet düzeyini de en üst seviyeye çekerek daha kesintisiz ve konforlu bir ulaşım tesis edeceklerini belirtti ve "Son 20 yılda bölünmüş yol ağımızı 6 bin 100 kilometreden 28 bin 650 kilometreye, otoyol ağımızı 1714 kilometreden 3 bin 633 kilometreye zaten bildiğiniz gibi çıkarmıştık. Hedefimiz, 2053'e geldiğimizde bölünmüş yol ağımızı 38 bin kilometreye, otoyol ağımızı ise 8 bin 325 kilometreye yükseltmektir." dedi.
Limanların hem taşımacılık modlarının entegre edilmesi hem de uluslararası ulaşım koridorlarını özellikle birbirine bağlamak bakımından giderek daha da önem kazandığına dikkati çeken Erdoğan, "Önümüzdeki yıl limanlarımızdan 255 milyon tona yakın yük taşıması yapılacağı öngörülürken bu rakamın 2053 yılı için yaklaşık 421 milyon ton olması planlanmaktadır. Bu amaçla halen 217 olan liman tesisi sayımız 2053 yılında 255'e çıkartılacaktır. Kanal İstanbul Projesi ise İstanbul Boğazı'nda yaşanan gemi trafiğinin azaltılması ve ülkemizin jeopolitik konumundan kaynaklı gücünün artırılması bakımından kritik ehemmiyete sahiptir." diye konuştu.
Hava ulaşımında Türkiye'nin Avrupa, Asya'nın batısı ve Afrika için yolcu ve yük trafiği açısından önemli bir merkez olduğunu belirten Erdoğan, "Türkiye, hızla büyüyen ekonomisini ve turizmini destekleyen 56 havalimanına sahiptir. Önümüzdeki yıllarda bu sayı 61'e yükselecek. İnşallah hemen bayramın ertesinde Rize-Artvin Havalimanı'nın açılışını yapıyoruz." ifadelerine yer verdi.
Böylece, Türkiye'nin, 2053'e kadar olan ihtiyacını karşılayacak seviyeye kavuşacağına işaret eden Erdoğan, halen 210 milyon olan hava yolu yolcu sayısının 2053 yılında 344 milyona çıkacağını dile getirdi.
Erdoğan, haberleşme alanında ileri teknolojiyle yola devam ederken Türkiye'nin dört bir yanını fiber ağlarla öreceklerini belirterek, hedeflerinin, 2053 yılında mobil geniş bant abone yoğunluğunu yüzde 100'e ulaştırmak, 5G teknolojisinin de nüfusun yüzde 100'ünü kapsamasını sağlamak olduğunu söyledi.
Türkiye'nin, genişleyen uydu filosu ve uluslararası iş birlikleri sayesinde bu alanda küresel ölçekte hizmet verebilen dünyanın lider ülkelerinden biri haline geleceğini vurgulayan Erdoğan, "Netice itibarıyla 5'er yıllık planlamalarla 2053 yılına kadar demir yolu, kara yolu, deniz yolu ve haberleşme için 198 milyar dolar yeni yatırım yapacağız. Sektörün milli gelirimize katkısı 2053 yılına kadar 1 trilyon doları geçerek yatırım bedelinin 5 katından fazlasını ülkemize kazandıracaktır." diye konuştu.
Ulaştırma ve haberleşme sektörünün 2053 yılına kadar üretime katkısının 1,94 trilyon dolarla yatırım bedelinin yaklaşık 10 katına çıkacağını, istihdama katkısının ise 27,7 milyon kişiyi bulacağını belirten Erdoğan, amaçlarının, bu sürenin sonunda Türkiye'nin, dünyanın gelişmekte olan değil, gelişmiş ülkeleri arasındaki seçkin yerini alması olduğunun altını çizdi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, 2053 Ulaştırma ve Lojistik Ana Planı'nın Türkiye'ye ve millete hayırlı olmasını diledi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, yaşanan her krizin, her çalkantının, sarsıntının Türkiye'nin farkını tekrar tekrar gösterdiğini vurgulayarak, "Üretim ve tedarik zincirlerindeki aksaklıklar sebebiyle yaşanan küresel krizler elbette ülke içinde de kimi sıkıntılara yol açıyor. Dengesiz fiyat artışları, özellikle de dar ve sabit gelirli vatandaşlarımızın refah seviyelerinin geçici olarak bir parça gerilemesine sebebiyet verebilir. Ama emin olun arkasından gelecek güzel günler bu sıkıntıların hepsine değecektir." dedi.
"Bizim için asıl olan, özellikle her bir insanımızın çalışacak iş, evine götürecek ekmek, başını sokacak yuva bulabilmesidir." ifadesini kullanan Erdoğan, şunları söyledi:
Bunun için fiyatlardaki istisnai sıçramanın yol açtığı belirsizliği bir an önce ortadan kaldırarak, yatırım, istihdam, üretim, ihracat ve cari fazla yoluyla büyüme üzerine kurulu ekonomi programımıza çok daha fazlasıyla odaklanacağız. Fabrikaların tam kapasite çalıştığı, yolları mal taşıyan kamyonların, tırların doldurduğu, gümrük kapılarında sıraların oluştuğu Türkiye gerçeğini kimse gözlerden kaçıramaz
Nitekim şubat ayı itibarıyla yıllık sanayi üretim endeksi yüzde 13,3 oranında artarak üretim temelli büyümenin sürdüğünü göstermektedir. Bu tablonun değerini sanayici bilir, nakliyeci bilir, ihracatçı bilir. İş gücü istatistikleri şubat ayında da 30 milyonun üzerinde seyreden istihdamın artmaya, işsizliğin azalmaya devam ettiğine işaret etmektedir. İstihdamı sürekli artırmamızın kıymetini de ancak yıllarca çalışacak iş bulamadığı için çoluğunun çocuğunun karşısında boynu bükük kalanlar bilir.
Şimdi istihdamla ilgili yeni bir projeyi daha hayata geçirmeye başladıklarını dile getiren Erdoğan, "İşbaşı eğitim programı kapsamında mevcut çalışanlarının üzerine ilave istihdam taahhüt eden firmaların işe alacakları her işçinin 3 veya 6 ay boyunca tüm ücretleriyle sosyal destek primlerini Çalışma Bakanlığımız karşılayacak. Böylece bu kapsamda işe giren her bireye bir veya iki yıllık istihdam garantisi oluşturmuş olacağız." dedi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, işverenleri, istihdam garantili yeni işbaşı eğitim programından istifade etmeye çağırarak şunları kaydetti:
Diğer yandan, vatandaşlarımızla kamunun arasındaki mülkiyet çekişmelerine son vermek için başlattığımız 2B arazilerinin satışıyla ilgili başvuru ve ödeme süresini, şartları dikkate alarak 31 Aralık tarihine kadar uzatma kararı aldık. Aynı şekilde tarım amaçlı kullanılmak üzere çiftçilerimize ecrimisil bedelinin yarısına 10 yıl süreyle kiralama imkanı getirdiğimiz hazine taşınmazlarında da başvuru süresini kaldırıyoruz. 2020 yılı başından itibaren 3 yıl süreyle hazine taşınmazını kullanan çiftçilerimize başka şart aramadan bu araziyi kiralama imkanı getiriyoruz. Süresi bitenler, araziyi yeniden kiralayabilecek. 10 yıllık süreyi dolduranlar da satın alabilecektir. Hazine arazileri üzerindeki tarımsal üretimin devamlılığını sağlamayı amaçlayan bu düzenlemenin çiftçilerimize hayırlı olmasını diliyorum.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Milletimizle, kurulu enerji gücünde 100 bin megavat sınırını geçtiğimizin müjdesini de artık herhalde paylaşmak hakkımızdır diye düşünüyorum." dedi.
Türkiye'nin Kurulu güç bakımından Avrupa'da 6'ıncı, dünyada da 14'üncü sıraya çıktığını belirten Erdoğan, Türkiye'yi bu seviyeye getirmek için son 20 yılda enerjiye 95 milyar dolarlık yatırım yaptıklarını ifade etti.
İktidara geldiklerinde hidroelektrik dışında neredeyse hiç olmayan yenilenebilir kaynaklar konusunda da toplam kurulu gücün yüzde 54'üne ulaşarak, adeta bir devrim gerçekleştirdiklerini vurgulayan Erdoğan, "Milletimize gururla sunduğumuz bir diğer önemli hizmetimiz de Karadeniz'de keşfettiğimiz ve inşallah önümüzdeki yıl kullanıma sunacağımız doğal gaz çalışmasıdır. Geçtiğimiz hafta Yavuz sondaj gemimizi gerekli ekipman ve sistemleri kuyulara yerleştirmek üzere Karadeniz'deki Türkali-2 kuyusuna gönderdik. İnşallah yeni aldığımız sondaj gemimizin de filomuza katılmasıyla bu çalışmaları daha da hızlandıracağız." diye konuştu. (İLKHA)
Bu haber toplam 364 defa okunmuştur
Bu habere henüz yorum eklenmemiştir.
DİĞER HABER BAŞLIKLARI
Tüm Hakları Saklıdır © 1997 - 2024 Midyat Habur | İzinsiz ve kaynak gösterilmeden yayınlanamaz.
Tel : / Faks : 04824641346 | Yazılım: CM Bilişim - Tasarım: INVIVA
Tel : / Faks : 04824641346 | Yazılım: CM Bilişim - Tasarım: INVIVA