• Mardin21 °C
  • Diyarbakır16 °C
  • Batman16 °C
  • Şırnak16 °C
  • İstanbul6 °C

Sadullah GÜNEŞ / Yazar

12 Punto 14 Punto 16 Punto 18 Punto

EN BÜYÜK ENGEL SEVGİSİZLİKTİR

03 Aralık 2021 Cuma 10:32

Türkiye Özürlüler Araştırmasına göre toplam nüfusun içerisindeki engellilerin oranı yüzde 12.29’dur. Bu oran 9 milyondan fazla kişinin veya her 8 kişiden birinin engelli olduğunu gösteriyor. Araştırmaya göre nüfusun yüzde 2,59’u ortopedi, görme, işitme, dil ve konuşma ile zihinsel engelliler gibi görünen engellilerden oluşmaktadır. Yani yaklaşık 2 milyon kişi görünen engellilerden oluşuyor.

Ama çevremize, çalıştığımız ve yaşadığımız ortama, cadde ve sokaklara, parklara, sinemalara, lokantalara ve benzeri kamusal alanlara baktığımızda engelli vatandaşlarımızı göremiyoruz.

Engelli çocuklarımızdan utanıp onları evlere hapsetmek kadar ortak yaşama alanlarımızı engellilere göre düzenlemediğimiz için, dahası farklı engel guruplarına göre ne yapılması gerektiğini bilmediğimiz ve engel yaratmaya devam ettiğimiz için hayatı engellilere zehir ettiğimizin farkında değiliz.

Son dönemlerde belediyelerin engellilere yönelik çalışmaları ise kaş yaparken göz çıkarma anlamına gelen merhameti önceleyen medyatik düzenlemelerdir. Engelliler için yapılmaya çalışılanlar engellilerin evlerine hizmet götürülmesi, bakımlarına yardımcı olunması, ev temizliklerinin yapılması, faturalarının ödenmesi için eleman görevlendirilmesine gibi aslında, “siz evinizde oturun, topluma karışmayın” anlamına gelen iyi niyetli ama yanlış uygulamalardır.

Oysa engelli vatandaşların temel beklentisi ve isteği topluma karışmak, aynı mekanı paylaşmak yanında aynı toplumsal hayatı paylaşmaktır.

Cadde ve sokaklarımızı engellilerin kullanımına kapatmış durumdayız. Belediye başkanlarının sayıları ile çok övündükleri ve asansörleri olmayan üst geçitler sadece engellilerin değil, yaşlıların, hamilelerin, romatizmal hastalıklıların, yükseklik korkusu olanların, bebek arabası ile sokağa çıkan annelerin korkulu rüyasıdır.

Bunun anlamı engellilere “Bu caddenin sağında veya solunda yaşayacaksınız, asla karşı tarafa geçmeyeceksiniz” demektir. -Şehir merkezlerinin araçlara göre değil, yayalara göre düzenlenmesi gerektiğinden habersiziz. Bu yaklaşım şehir merkezlerinde kaldırımları otopark, caddeleri yarış pistleri haline getirmiştir.

Resmi binalar başta olmak üzere binalarda girişten merdivenlere, iç düzenlemelerden tuvaletlere kadar her şey engelliler için ıstırap kaynağıdır. 

Çalışan birçok ortopedik engellinin, akşama kadar ‘aman ishal olmayayım, tuvaletim gelmesin’ diye dua etmesi, sadece yöneticilerin değil elbette hepimizin utancıdır. Çünkü kapısına bir engelli tuvaleti levhası, içinde bir klozet koymakla engelli tuvaleti yaptığımızı zannediyoruz. Binalarda tekerlekli sandalyelerin sığabileceği bir giriş alanı, tutunma barları, ulaşılabilir yerlerde temizlik malzemeleri ve engellilere göre düzenlenmiş tuvaletler yok denecek kadar azdır.

Park edilmiş araçlar, çökmüş, bozulmuş veya kilitli taş döşenmiş, ayaklı reklam panoları yerleştirilmiş, kesilmiş ama sökülmemiş ağaç kütükleri, bol çukurları, gelişigüzel dikilmiş bayrak direkleri, yükseğe asılmış çöp tenekeleri ile kaldırımlar, yalnız engellilerin değil, tüm yayalar için hayatı cehenneme çevirmektedir.

Sesli sinyal veren bina asansörleri veya sesli trafik ışıkları ile yeterince tanışabilmiş değiliz. Onarım çalışmaları yapılan kaldırımlar veya cadde/sokaklarda uydurma önlemler sadece engellileri değil, hepimizi tehdit etmektedir.Şehir merkezlerindeki kaldırımlar araçların park yerleri haline getirilmiş ve başına makbuz veren bir görevli dikilerek belediyelerin gelir kaynağı haline getirilmiştir.

Engellerle otobüs tahsis etmek ile engelliler için özel asansör düzeneği bulunun otobüs temin etmek arasındaki farkı bilmiyoruz.

Bu örnekler yüzlercesi ile çoğaltılabilir. Oysa engelliler sadece aynı mekânı değil toplumsal hayatı da paylaşmak istemektedir. Toplumsal hayata katılmak istemektedir. Sokaklarda parklarda dolaşmak/gezmek, rahat alışveriş yapmak, sinemaya/tiyatroya gitmek, lokantada birlikte yemek yemek, velhasıl herkes gibi ve herkesle birlikte yaşamak istemektedir. -Sonuç olarak engelleri yaratanlar, toplum ve toplumu yönetenlerdir. Sadece kanun ve yönetmelik çıkarmakla yetinmek; sorun çözmek yerine sorunun mecra değiştirmesine ve çözümün ötelenmesinden başka bir işe yaramamaktadır.

Mevzuatın uygulanmasını denetlemek kadar, toplumsal farkındalık yaratmanın da önemli olduğunu anlamadığımız sürece, engeller yaratarak ve engelleri artırarak engellilere hayatı zehir etmeye devam ederiz.

Yasa hükmüne rağmen, özel sektör bir yana kamu kurum ve kuruluşlarında boş engelli kontenjanı (24 bin) toplam kontenjanın (60 bin) neredeyse yarısını buluyorsa, hala engelli çalışanların ücretinden vergi alınıyorsa yasalardan da toplumsal duyarlılıktan da bahsetmek mümkün değildir.

3 Aralık Engelliler günü nedeniyle birlikte yaşama ilkesinin hayata geçirilmesi için herkesi duyarlılığa, adım atmaya, engel çıkarmaktan vazgeçmeye çağırıyorum.

3 Aralık Engelliler günü  vesilesiyle engelli vatandaşlarımıza ve onların her zaman yanlarında olan fedakâr ailelerine sağlık, huzur ve mutluluk dolu bir yaşam diliyorum.

 

 

YORUMLAR
Teşekkür
Yusuf Aydın
UYARI: Konuyla ilgisi bulunmayan, hakaret içeren, halklara ve inançlara saldıran, nefret suçu ve cinsiyetçi söylemler içeren, şiddete teşvik eden ve tamamı büyük harfle yazılan yorumlar onaylanmamaktadır.
03 Aralık 2021 Cuma 14:11
5.176.252.232
Mardin nöbetçi eczaneleri
ANKET
Midyat'ın İl Olmasını İstiyor musunuz.?
Tüm Hakları Saklıdır © 1997 - 2024 Midyat Habur | İzinsiz ve kaynak gösterilmeden yayınlanamaz.
Tel : / Faks : 04824641346 | Yazılım: CM Bilişim - Tasarım: INVIVA