Karakter boyutu :
21 Ocak 2021 Perşembe 08:46
Sezer: Din ve dil derslerini siyasi bir seçim olarak görmemeliyiz
Eğitimciler Birliği Sendikası (Eğitim-Bir-Sen) ve Memur Sendikaları Konfederasyonu (Memur-Sen) Adana Şube Başkanı Mehmet Sezer, eğitim konusunda önemli açıklamalarda bulundu.
Seçmeli dersler üzerindeki tartışmalara değinen Sezer, Türk Eğitim-Sen ve Eğitim-Sen’in tutumunu da değerlendirirken söz konusu 2 sendikanın tek yumurta ikizleri gibi ortak söylemlerde bulunduğunu ifade etti.
Sezer, “Eğitim-Sen'in dini değerlerimize karşı tavrını biliyorduk ancak Türk Eğitim-Sen’in de onlardan farkı yokmuş. Mesele, burada birisinin daha çok din diğerinin daha çok dil derslerine karşı çıkması. İşin garip tarafı din dersine karşı çıkan sadece İslam dini ile ilgili derslere karşı çıkarken dil derslerine karşı çıkan da sadece Anadolu topraklarına has olan yaşayan/yaşaması gereken dillerimize karşı çıkıyor.” şeklinde konuştu.
“Son yaşanılan olay da gösteriyor ki siyasi görüş olarak birbirinden bağımsız bir görüntü veren bu sendikalar birbirinden bağımsız da olsa aynı yere bağımlılar.” ifadelerini kullanan Sezer, dünyanın her alanda tek kutba doğru yol aldığını kaydetti.
Sosyal medyanın hayatımızdaki etkisine ek olarak pandemi süreciyle beraber insanların birbirine benzediğini ve hemen hemen aynı şeyleri yaptığını söyleyen Sezer, insanların farklılıklarıyla zengin ve zenginlikleriyle güzel olduğunu ifade etti.
“Din ve dil derslerini siyasi bir seçim olarak görmemeliyiz”
Dünyada her geçen gün daha fazla sayıda dil yok olma tehlikesiyle karşı karşıya kaldığını vurgulayan Sezer, din ve dil derslerini siyasi bir seçim olarak görmediklerini sözlerini ekledi.
Kadim bir kültüre sahip olduğumuzu ve bu sayede dünyaya iyiliği ve güzelliği dünyaya yaydığımızı hatırlatan Sezer, “Son zamanlarda ortaya çıkan şiddet yanlısı bazı gurupların dinimizi insanlara yanlış anlatmasına fırsat vermemek için bile bu dersler önemlidir.” dedi.
Her insanın temel dini bilgilere asgari düzeyde vakıf olması gerektiğine inandıklarını aktaran Sezer, bir Müslümanın neden Kur’an-ı Kerim ve Peygamberimizin Hayatı (Sallallahu aleyhi ve sellem) derslerinden rahatsız olduğunun merakı içerisinde olduğunu kaydetti.
Milliyetçi ve muhafazakâr çizgide gibi görünen Türk Eğitim-Sen’in tutumunu da değerlendiren Sezer, “Türk Eğitim-Sen, adeta kendi köklerine ihanet edercesine seçmeli olan "Kur’an-ı Kerim, Peygamberimizin Hayatı, temel Dini bilgiler" gibi derslerin çocuklarımıza tavsiye edilmesine ve bu derslerin verilmesine de karşı çıkıyor. Yaşayan diller konusunda karşı çıkmalarını bir nebze anlayabiliriz ancak İslam Dininin temel prensiplerinin öğretileceği derslere neden karşı çıkıldığını anlayamıyoruz.” diye konuştu.
“Gençlerimizin manevi değerlerde gelişmesini istiyoruz”
Seçmeli dersler hususunda Milli Eğitim Müdürlerine veya okul müdürlerine baskı yapıldığına dair iddiaları da cevaplayan Sezer, “Gençlerimizin akademik olarak gelişmesinin yanında manevi değerler konusunda da gelişmesini istiyoruz. Bunun için de gayret gösteriyoruz. Göstermeye de devam edeceğiz. Ancak bu asla birilerine dayatma şekliyle olmaz, olamaz. Dini değerlerimizi ya da bir dili insanlara zorla öğretmeniz zaten mümkün değil.” şeklinde konuştu.
Milletin milli ve manevi değerlerini her koşulda savunmak için Eğitim Bir-Sen olarak çaba sarf ettiklerini söyleyen Sezer, “Biz istiyoruz ki çocuklarımız hangi konuda eksiklikleri varsa o eksikliklerini giderecek dersleri seçmeleridir. Ancak dinimizi de yaşayan dillerimiz de öğrenmeleri noktasında tercihlerini şekillendirmelerini de istiyoruz.” dedi.
İkinci dönemde yüz yüze eğitime başlanıp başlanmayacağı hususunda da değerlendirmelerde bulunan Sezer, gerekli tedbirler alınarak okulların eğitim ve öğretime açılmasını ve yüz yüze eğitim verilmeye başlanması gerektiğini söyledi.
Cuma günü yarı yıl tatiline girecek öğrencilere de seslenen Sezer, öğrenci ve öğretmenlere 2'nci döneme çok iyi hazırlanması tavsiyesinde bulundu.
Millî Eğitim Bakanlığının uzaktan eğitime katılım üzerinden puan vermek istediğini anımsatan Sezer, “Yaşadığı yerde interneti çekmeyen veya tableti, bilgisayarı olmadığı için derse giremeyen çocuklar var. Bu sorunlar varken öğretmenler nasıl not verebilecek? Keşke 2019-2020 eğitim öğretim sezonunun 2'nci döneminde olduğu gibi yapılsaydı. Yani ilk dönem not verilemese ve ikinci dönem notları geçerli sayılsaydı. Ancak bu yapılmayınca ortaya bir karışıklık çıkmış oldu.” ifadelerini kullandı. (İLKHA)
Bu haber toplam 528 defa okunmuştur
Bu habere henüz yorum eklenmemiştir.
DİĞER HABER BAŞLIKLARI
Tüm Hakları Saklıdır © 1997 - 2024 Midyat Habur | İzinsiz ve kaynak gösterilmeden yayınlanamaz.
Tel : / Faks : 04824641346 | Yazılım: CM Bilişim - Tasarım: INVIVA
Tel : / Faks : 04824641346 | Yazılım: CM Bilişim - Tasarım: INVIVA