Karakter boyutu :
12 Ekim 2020 Pazartesi 11:00
Ali Babacan: "Kürtlerin dili analarının ak sütü kadar helaldir pazarlık konusu yapılamaz"
Partisinin Bitlis 1. Olağan Kongresi'nde konuşan DEVA Partisi Genel Başkanı Ali Babacan, Kürt meselesi ve anadilde eğitimden ülkenin ekonomisine, adaletten yaşanan hak ihlallerine varana dek birçok konuda değerlendirmelerde bulundu.
DEVA Partisi Genel Başkanı Ali Babacan, Bitlis 1. Olağan İl Kongresi'nde açıklamalarda bulundu. Özel bir otelin bahçesinde düzenlen kongrenin açılış konuşmasını yapan DEVA Partisi Bitlis İl Başkanı Burhan Aksoy, katılımlarından dolayı herkese teşekkür etti.
Kongrede katılımcılara hitap eden DEVA Partisi Genel Başkanı Ali Babacan, bu toprakların kadim ilim diyarlarından, çok kültürlü, çoğulcu yapısıyla kardeşliğin en güzel timsallerinden bir şehir olan Bitlis'te olduklarını söyledi.
"Türkiye'de insan hakları ayaklar altında eziliyor"
Türkiye'de yaşanan hak ihlallerine değinen Babacan, "Bugün Türkiye'de insan hakları ayaklar altında eziliyor. İfade özgürlüğü, fikrini söyleyenler işsiz kalıyor, tutuklanıyor. Bu böyle olmaz. Beğenmediğimiz şeyleri söylüyorlar diye düşünce bir suç olamaz. Eğer bu ülkede tek bir düşünce olmasını istiyorsanız, bu olamaz. İnsanların dilini kesemezsiniz, düşüncelerini kontrol edemezsiniz, düşünce polisliği yapamazsınız. Herkesin aynı şeyi söylediği bir ülkede, bir düzen olmaz. O düzen adına demokrasi denmez." ifadelerini kullandı.
"Sizin bu milletin diliyle derdiniz nedir?"
"Sizin bu milletin diliyle derdiniz nedir?" diye soran Babacan, şunları kaydetti:
"2015 yılında o günkü Başbakan bir konuşmasında, 'Kürt sorunu vardır ve benim sorunumdur.' diyerek önemli bir adım attı. Ama aynı kişi 2015 yılında dedi ki 'kardeşim ne Kürt sorunu ya, artık Kürt sorunu yok daha ne istiyorsunuz?' dedi ve çözümden vazgeçtiğini ilan etti. 2002 yılı öncesi denince ilk akla gelen Kürtçe dili üzerindeki yasaklardı. 2002-2015 yılları arasında aslında Kürtçe üzerindeki baskıların son bulduğu, Kürtçe yayınların yapıldığı, afişlerin asılabildiği, televizyon kanallarının kurulduğu, üniversitelerde lisansüstü Kürtçe programların açıldığı, şehirlerde Kürtçe tabelaların boy boy gösterdiği yıllar oldu. Ama bugün Kürtçe çalışmalar yürüten akademisyenler, haklarında yargı kararı olmadan, hatta soruşturma dahi açılmadan farklı yöntemlerle KHK dahil olmak üzere, mesleklerinden ihraç ediliyorlar. Kürtçe tabelalar birer birer kaldırılıyor. Sizin bu milletin diliyle derdiniz nedir?"
"Kürt vatandaşlarımızın dili analarının ak sütü kadar helaldir"
Kürt vatandaşlarının dillerinin ana sütleri gibi helal olduğunu vurgulayan Babacan, şu anki hükümetin baskıcı bir anlayışa sahip olduğunu belirtti.
Babacan, "Kürt vatandaşlarımızın dili analarının ak sütü kadar helaldir. İnsanlarımızın ana dilini bir çatışma konusu haline getirmeye hakkınız yok. Tarih öncesinden kalmış, eskimiş köhne zihniyeti biz kabul etmiyoruz. Şu anki hükümetin anlayışı baskıcı rejimlerin, tek tip insan yetiştirme anlayışıdır. Kendilerinin aynısı olmayan hatta şakşakçılık yapmayanı ötekileştiren, hain ilan eden, yok görmeye, yok etmeye çalışan bir anlayıştır bu. Türkiye ancak her bir vatandaşının, toplumumuzun hangi kesiminden gelirse gelsin, ülkemizin hangi ilinde, ilçesinde, köyünde, mahallesinde yaşarsa yaşasın, her bir vatandaşımızın kendisini bu ülkede eşit vatandaş, birinci sınıf vatandaş hissetmesiyle ancak mümkündür." diye konuştu.
"Devlet şu anda adeta iflas etmiş durumda"
Ülkenin eğitim, sağlık ve ekonomisine de değinen Babacan, şunları söyledi:
Devlet şu anda adeta iflas etmiş durumda. Ekonomi berbat durumda. Eğitim zayıf, sağlıkta hizmetler zayıf, kimsenin yargıya güveni yok. Önce halkınıza refahı sağlayacaksınız, adaleti sağlayacaksınız ülkeye. Fırsat eşitliği içerisinde en iyi eğitim imkânı sağlayacaksınız. Kim olursa olsun, her bir vatandaşınızın iyi sağlık hizmetlerinde ücretsiz olarak ulaşmasını sağlayacaksınız. Eğer bunları sağlayamıyorsanız, siz daha niye buralarda oturuyorsunuz, niye hâlâ bu yönetimdesiniz, niye hâlâ ülkeye yük oluyorsunuz.
"Maalesef Türkiye işkence günlerine geri dönüyor"
Türkiye'nin işkence günlerine geri döndüğünün altını çizen Babacan, "Maalesef Türkiye işkence günlerine geri dönüyor. 90'lı yılların kayıp haberleri gibi haberler duymaya başlıyoruz. Türkiye'de yaşayan her bir bireyin tüm haklarının güvencesi olmak için yola çıktık. Bu ülkede kimse kimliğinden, siyasi fikrinden, düşüncesinden ötürü hiçbir koşulda kötü muamele göremez, görmeyecek."
"İnsanların doğuştan sahip olduğu temel hakları pazarlık konusu yapılamaz"
İnsanların doğuştan sahip olduğu temel haklarının pazarlık konusu yapılamayacağını vurgulayan Babacan, "Vatandaşlarımızın temel insan hakkı olan bütün haklarının koşulsuz, pazarlıksız, müzakeresiz bir biçimde ve tek taraflı olarak tanınması gerektiğine inanıyoruz. İnsanın, insan olmaktan kaynaklanan, doğuştan kendisine ait olan hakların pazarlık konusu edilemeyeceğini söylüyoruz. Bir lütuf gibi alınıp verilecek bir şey olmadığına inanıyoruz." açıklamasında bulundu. (İLKHA)
Bu haber toplam 502 defa okunmuştur
Bu habere henüz yorum eklenmemiştir.
DİĞER HABER BAŞLIKLARI
Tüm Hakları Saklıdır © 1997 - 2024 Midyat Habur | İzinsiz ve kaynak gösterilmeden yayınlanamaz.
Tel : / Faks : 04824641346 | Yazılım: CM Bilişim - Tasarım: INVIVA
Tel : / Faks : 04824641346 | Yazılım: CM Bilişim - Tasarım: INVIVA