• Mardin19 °C
  • Diyarbakır14 °C
  • Batman16 °C
  • Şırnak15 °C
  • İstanbul13 °C

Sadullah GÜNEŞ / Yazar

12 Punto 14 Punto 16 Punto 18 Punto

GÖKKUŞAĞI

07 Ağustos 2024 Çarşamba 09:10

Yüce Dinimiz İslam'ın özelliklerinden birisi de sevgi ve hoşgörüdür. Sevgi, saygı ve hoşgörü birbirini tamamlayan, bütünleyen, hayatı hayat yapan üç ana unsurdur. Ama bana sorsanız, en önemlisi hangisi diye, hoşgörüdür derim. Hayatta kusursuz, noksansız, hatasız insan yoktur. Hepimizin, tek istisna olmadan hepimizin zayıf tarafları vardır. Ya tamamlanacak eksik taraflarımız ya da törpülenmesi gereken sivriliklerimiz vardır. İşte o zaman hoşgörü imdada yetişir. Hoşgörü ile birbirimizi sevebilir, sayabiliriz. Kabul edebiliriz.

Hoşgörü; müsamaha, affetmek, bağışlamak anlamına gelir. Sevgi ise; hayatın ve varlığın temel unsurudur, insanlığın bütün zamanlardaki özlemi ve ortak değeridir. Her şeyin mayasında sevgi vardır. Kâinat da sevgi üzerine kurulmuştur. Bunun en güzel örneği âlemlere rahmet olarak gönderilen peygamberimiz Hz. Muhammed (s.a.v.) dir.

Hoşgörünün olmadığı yerde sevgi de yoktur, saygı da. Yunus Emre “taş gönülden ne biter?” diye sorar. Tabii hiçbir şey... Önemli olan o taş gibi gönlü ipek gibi yumuşak bir hale getirmektir. İslâm’ın getirdiği nice güzelliklerle bu sağlanır. Bir zamanlar taş gibi olan o insan gönlü, sevginin, saygının, hoşgörünün çiçeklendiği bir mübarek mekân olur. Ben gider, sen kalır. Nefsin egemenliği yıkılır. Yerini aşk alır, ihlâs alır, şefkât, merhamet ve hizmet aşkı alır.

Hoşgörünün olmadığı yerde ot bile bitmez. Hoşgörüden uzaklık Hak’tan uzaklığın belgesidir. Sosyal hayatta en faydalı fazilet hoşgörüdür. Gerek şahsen, gerek toplum halinde huzur içinde yaşamak istiyorsak, mutluluğun güzelliğini tatmak istiyorsak, hoşgörü kapısından geçmek zorundayız. Bize göre yaratılmış, ne bir insan vardır ne bir toplum. Kiminle tanışırsanız her mekânda her zaman ayrı ve farklıdır. Hani bir söz vardır. Derler ki; boyuma göre boy buldum, huyuma göre huy bulamadım. Hoşgörü sahibi değilsek, ömrümüzün sonuna kadar çırpınırız; üzümün çöpü var, armudun sapı var diye... Zaman gelir göçer gideriz, sevmeden, sevilmeden, saymadan, sayılmadan, huzuru, mutluluğu ve güzelliği idrak edemeden. Bütün çevreye nefsin, egonun gözlüğü ile bakınca sonuç hüsran olmaya mahkûmdur. Şüphe yok ki, nefis kötülüğü emredicidir. Ancak inananlar, inançlarına göre huzur ve sükûn içinde yaşayanlar, birbirlerine sabrı ve Hak’kı tavsiye edenler hüsrandan kurtula­bilirler. Nefis bataklığında yaşadıkça, nefis gönül ülkemizin sul­tanı olunca, bir gün dahi güzel gün göremeyiz. Ve bir an yaşı­yorum, bütün bir ömre bedel diyemeyiz. Seviyoruz, güzelliğimiz bu yüzden diyemeyiz. Sevmek, devam eden en güzel huyum diyemeyiz.

 İçerikleri bakımından sevgi pozitif, nefret negatif kavramlardır; yani sevginin amacı yaşatmak; nefret, düşmanlık ve şiddetin amacı yok etmektir. Sevgisizliğin en ileri derecesinde sevmediğini yok etmek vardır. Sevgisizliğin en büyük dışa yansıması olan savaşlar bundan dolayı yapılır. İnsanın sevmediği birini görmek istememesinin sebebi de budur. Böylece o, sevmediği birini ontolojik olarak yok edemiyorsa zihinsel olarak yok etmiş olur.

Biz bu dünyaya şikâyet etmeye, başkalarının noksanlarını araştırmaya gelmedik. Sevmeye geldik, sevilmeye geldik. Aslımızı aramaya geldik. Özümüzü bulmaya geldik. Her an kendi kendisiyle kavgada olan insan bunlara nasıl zaman ve imkân bulabilir... Dar görüşlü, katı, hoşgörüden uzak insan kendini nasıl aşabilir?

 Savaşın, şiddetin, baskı ve zulümlerin, baş döndürücü gelişmeler kaydeden teknolojik araçları da kullanarak- insanlığa kan kusturduğu, giderek küresel bir hal alan ahlâkî yozlaşmaların insanlık için utanç ve elem verici bir düzeye ulaştığı günümüz dünyasında insanlığın onun rahmet ve sevgi dünyasına ne kadar muhtaç olduğunu derinden hissediyoruz.

 Peygamber efendimiz "Kolaylaştırınız, güçleştirmeyiniz; müjdeleyiniz, nefret ettirmeyiniz.”buyurmuyor mu? Yunus, aşk gelicek cümle eksikler biter, diyordu. Biz de el ele tutuşup hep beraber söyleyelim, ilân edelim...

“Gelin tanış olalım İşi kolay kılalım, Sevelim sevilelim, dünya kimseye kalmaz.”

 

Bu yazıya henüz yorum eklenmemiştir.
Mardin nöbetçi eczaneleri
ANKET
Midyat'ın İl Olmasını İstiyor musunuz.?
Tüm Hakları Saklıdır © 1997 - 2024 Midyat Habur | İzinsiz ve kaynak gösterilmeden yayınlanamaz.
Tel : / Faks : 04824641346 | Yazılım: CM Bilişim - Tasarım: INVIVA