• Mardin19 °C
  • Diyarbakır15 °C
  • Batman17 °C
  • Şırnak15 °C
  • İstanbul18 °C

Abdulaziz ALTEKİN / Yazar

12 Punto 14 Punto 16 Punto 18 Punto

KERBORAN

06 Mayıs 2024 Pazartesi 09:55

Mardin’e bağlı olan Dargeçit; Mardin, Şırnak, Batman ve Siirt’in neredeyse kesişim noktası olan 29 bin nüfusluk küçük bir yerleşim yeridir.

İlk olarak 2000’li yıllarda gördüm burayı. O zamanlar henüz bu kadar büyümemişti. Köydeki diğer vatandaşlarla birlikte Germ Av dediğimiz kaplıcalara gelirdik. Söylediklerine göre şifa kaynağıydı burası.

Bahsettiğim yıllarda baya sıkıntı vardı. Neredeyse her hafta köye asker gelir ve milleti köy meydanında toplardı. Köy giriş çıkışları köy korucuları tarafından denetlenirdi. Onlardan habersiz kuş uçmazdı. Haliyle onlar da bu durumu baya kullanırlar, keyfi muamele uygularlardı. İşte böyle zamanlarda yaklaşık 150 kilometrelik yolu aşıp gelirdik kaplıcaya.

Kaynağın çıktığı yeri yerel taşlarla kapatmışlardı. Ama şahsen her gelişimde daha bi nefret ederek ayrılırdım. Çünkü herkes aynı suya girerdi. Suyu yenilemedikleri için çıkan kokuyu millet şifalı su zannederlerdi. O kirli sudan içeni dahi gördüm. Hala bahsederken midem bulanır. Fakat ne yapsın garibanlar, onlara ne söylense inanıyorlardı.

Girişi Germ Av ile yaptım. Çünkü aradan 24 yıl geçti. Şu an bahsettiğim yerler Ilısu barajının altında kalmış durumda. Geçen bu zaman zarfında ne yazık ki şehirde en fazla değişen şey yapıların sayısı oldu.

Dargeçit’e ataması çıkan hemen hemen her öğretmen, buradan kaçmak istiyor. Onların istediği yol, yapı, beton değil. Evet, kafeler ve parklar da var. Ama bir şehrin sosyalleşmesi için bunlar tek başına yeterli değildir.

Gelelim bunun nedenlerine!

2000’li yıllarda güvenlik sorunu yüzünden burası fazla gelişmedi. Şu an öyle bir sorun olmamasına rağmen hala aynı her şey!

Yetki sahibi olanların verdikleri yanlış bilgilerden dolayı kimse gönül rahatlığıyla gelemiyor bu coğrafyaya. En son bir öğretmen arkadaşımız anlatmıştı. Teröristlerin arasına gidiyorsun, polis ve askerlere yakın ev tut diye tembihlemiş ailesi. Gerçekten de dışarıdan bakınca durum bu.

Dışarıyı bırakın içeride de aynı algılar yürütülüyor. Misal son seçimde çevremdekiler sürekli, DEM Parti kazanırsa yine şehirde hendekler kazılır, kimsenin huzuru kalmaz diyorlardı. 36 gün geçti ve maalesef hala bu algıyla korkanlar var.

Hal böyle olunca yerel halk da göçüyor, dışarıdan gelenler de. Oysa bu yazıda size anlatacaklarımdan sonra bir hazinenin nasıl diri diri gömüldüğünü göreceksiniz. Bilerek ya da istemeyerek, birileri bu hazinenin keşfedilmesini istemiyor.

Dargeçit yani Kerboran’da yaşayan en eski halkların Süryani ve Kürtler olduğunu duyunca çok şaşırmıştım. Çünkü şu an kilisede kalan Süryani aile dışında ilçede Süryani yok. Ki onlar da Suriye savaşından sonra buraya gelmişler.

Maalesef yüzleşemediğimiz, yüzleşmekten korktuğumuz tarihimizin karanlık yüzünde çok acı var. Umarım bir gün bunlarla yüzleşiriz ve ata topraklarına herkes gönül rahatlığıyla geri döner.

Eskiden şehir merkezinde şırıl şırıl sular akarmış. Kaynağın ne ara kuruduğunu bilmediğini söyleyen rehberimiz, onunla birlikte eski çarşının da canlılığını yitirdiğini aktarır. Yöneticilerin olaya el atmasıyla birlikte eski Süryani Çarşısı inşallah restore edilecek ama merkezden ziyade daha çok köyler üzerine odaklandım. Zira asıl hazineler burada saklı.

Midyat’ta yaşayan biri olarak bildiğim kadarıyla Avrupa destekli bütün kiliseler onarımdan geçirilir. Lakin buradaki kiliselere kimse dokunmamış. Misal Mor Sebo Kilisesi şu an yıkık durumda. Mor Gevargis Kilisesi, Meryem Ana Kilisesi, Mor Kuruyakos Kilisesi, Bethil Kilisesi ve Suriye Katolik Kilisesi kaderlerine terk edilmişler. Oysa her yaz Mardin’e akın eden Süryaniler’in, bu kiliseler faaliyette olsaydı, Kerboran’a da geleceklerinden eminim.

Kiliselerden sonra ilgimi en çok doğal güzellikler çekti. Her tür spora elverişli sonsuz güzellikleri içinde barındıran Kerboran, sahipsizlikten dolayı maalesef bölgenin incisi olmak yerine bu güzellikleri sadece yerel halka tek sunabiliyor. Oysa piknik yerleri bakımdan geçse, dağ sporları için çevre düzenlemesi yapılsa, su sporlarının önü açılsa, doğa gezileriyle tanıtımlar başlasa, turistlerin ilk uğrak yeri haline gelir.

Şüphesiz anlatılacak çok şey var. Lakin konuyu uzatmadan son olarak Boncuklu Tarla’ya değineyim. 13 binlik bir yerleşim yerine sahip dünyanın başka bir ülkesi olsaydı, emin olun şu an orası hakkında romanlar yazılmıştı.

Her şey iyi hoş da nasıl olacak?

Konya’dayken Mardin kahvaltısı yapılan bir yer önerdiler. Bir Mardinli olarak gidip görmek istedim. İnanın yerel hiçbir şey yoktu. Her şeyi marketten alıp getirmişlerdi. Evet, belki övülecek, yere göğe sığdıramayacak kadar meşhur bir kahvaltımız yok ama herkesin duyduğu bir isim var. Onlar bunu değerlendirebiliyorsa biz hayli hayli yapabiliriz.

Bence tüm vatandaşlar bu konuda birleşmeli. Buranın yerli halkı olarak hizmet görmek ve hizmet etmek en doğal hakkımız diyebilmeli. Sosyal alan olarak parklar, mesire alanları, piknik yerleri için belediye ile koordineli bir şekilde önce kendileri için çalışıp sonra dışarıdan gelen misafirleri en güzel şekilde ağırlayabilmeli. Sosyal alan halledilip eğitime ağırlık verilmeli. Cehalet, küçükten büyüğe herkesin düşmanıdır.

Öğrendiğim kadarıyla bir zamanlar burada çok güzel ürünler yetiştiriliyormuş. Tarım alanları tekrar faaliyete geçirilmeli, gerekirse yerel halk alışverişini kendi çiftçisinden yapmalı.

Zaruri ihtiyaçlardan sonra az önce bahsettiğimiz hazinelere gelecektir sıra. Ilısu barajının sağladığı avantaj maksimum seviyede değerlendirilip gerekirse tekne gezileriyle desteklenmeli. Turizm ve tarihi yerlerin restorasyonu tamamlandı mı artık iş biter.

Tabi en önemli şeyi unuttuk: İlk adım!

Gelişmeye açık kısa sürede kalkınabilecek fırsatlara sahip bu yerleşim yerinin önündeki engellerin başında, bence bahaneler gelir. Bahanelerin arkasına gizlenen yöneticiler ve vatandaşlar, bu değerli hazineyi sahipsiz bırakarak bizden sonra gelecek nesillere en büyük haksızlığı yapmaktadır.

Mardin, Midyat, Nusaybin ve Hasankeyf ile birlikte Dargeçit’in de sahiplenilmesi hem bölge halkına hem de ülke ekonomisine katkı sağlayacaktır.

Tarih, kültür ve doğanın eşsiz güzelliğiyle bu topraklar, ziyaretçileri tarafından keşfedilmeyi bekliyor. Umarım herkes üzerine düşen sorumluluğu yerine getirir. Vesselam…

 

Bu yazıya henüz yorum eklenmemiştir.
Mardin nöbetçi eczaneleri
ANKET
Midyat'ın İl Olmasını İstiyor musunuz.?
Tüm Hakları Saklıdır © 1997 - 2024 Midyat Habur | İzinsiz ve kaynak gösterilmeden yayınlanamaz.
Tel : / Faks : 04824641346 | Yazılım: CM Bilişim - Tasarım: INVIVA