• Mardin15 °C
  • Diyarbakır11 °C
  • Batman12 °C
  • Şırnak12 °C
  • İstanbul10 °C

Rıfat Direkçi / Yazar

12 Punto 14 Punto 16 Punto 18 Punto

KİM İSTER Kİ SÜRGÜNÜ !

19 Haziran 2022 Pazar 11:54

KİM İSTER Kİ SÜRGÜNÜ !

" Yurdundan, toprağından zorla göçe zorlanan insanların hikâyesi mülteciler ."

BUNU KİM İSTER Kİ!

20 Haziran Dünya Mülteciler Günü ve mülteci olan toplumlar. Mülteci olan ülkelerin dünü ve bugünü, ne yazık ki yarını meçhul!

Dünyada görülmemiş bir göç yaşandı 21.yy’da, bir millet yurdundan sürüldü. Bir ülke bir kaç yıl içinde mülteci konumuna ve iltica etmeye başladı. Bu halk! Suriye halkı…

2011 yılında Suriye' de başlayan huzursuzluk kısa zamanda çatışmalar başladı. Sayısız aktörü ve savaşan kesimleri ile birlikte iç savaş başladı. Çatışmalar arttıkça sınırlara doğru ölümden kaçışlar başladı. Eğer ki gerçekten bir proje ise dönüşü yok.

Ve artık başta Türkiye olmak üzere sınır komşusu ülkeler tedbirler görüşmeye başladılar. İlk olarak 500 bin ile 1 milyon arasında bir göç mülteci tahmin ediliyordu. Ama rakamlar üç misli artı. Dünya, Avrupa ve Birleşmiş milletleri örgütü  görmemezlikten geldi. 

Türkiye, daha önce iki büyük göç yaşamıştı. 1990'lı yıllarda Bulgaristan'da yaşayan Türk asıllı vatandaşların göçüne sahne olurken, aynı zamanda ABD ve IRAK arasındaki körfez savaşında Irak’tan Peşmergelerin de Güneydoğu sınırlarından Türkiye'ye girişleri yaşanmıştı. Türkiye, bu iki göç sırasında sıkıntılar yaşamış olsada bu göç iki göçten daha fazla etkilenecek. İlk kafile 29 Nisan 2011 de Hatay Yayladağı sınırlarında 252 kişi Yayladağı Fehmi Dinçer spor salonuna barındırıldı.

"Göçler ve mülteciler yollara sınırlara dayandı."

Ülkeler endişeli ve tedirgin bir şekilde gelişmeleri seyrediyor. Dram ve acıklı yürek dağlayan hikâyeler tarihin sayfalarına geçti. Suriye'den göç eden bir mülteci annenin dilinden yaşadıklarını anlatıyor; Suriye’den 2011 Mart'ında toprağımızdan göç etmeye mecbur bırakıldık. " Ben, bizler, onlar (Suriyeli halkı) bunun olmasını istemedik ki. Evimizde, vatanımızda beldelerimiz de belki eksik birçok şeyimiz vardı. Ama mutluyduk, ailemizle birlikte bir bütün halinde yaşıyorduk. Bizler ve onlar çoğunluğumuz mutluyduk. Ne olduğunu biz anlamadık, halada anlamış değiliz….! Kendimizi çaresizlikten başka yurtlara göçtük, sığındık. Tabiki bu yolculuk bir önceki aile yolculuğu gibi değildi. Çünkü ölüm, zulüm ve katliam vardı. Eksik geldik! bir bütün olarak gelemedik. Ölülerimizi toprağa vermeden ardından bir dua okumadan zorla göç ettirildi.

Sürgün edildik genç kızlarımızda geride kaldı. Zorla el konuldu. Kimi hamile kadınları öldürmekle kalmayıp karınlarını deşip yavrularını çıkartıyorlardı. Tecavüzler, işkenceler, canlı canlı insanları videoların karşısında, halkın gözünü korkutmak için işid tarafından yakıyorlar diri diri. Hangi birini anlatsam bilemiyorum. Ben Suriyeli başınıza bela olan neden 2010 'da size misafirliğe gelmedim? Biliyor musun, ben geldikten sonra her işte çalıştım, organ tüccarları, kanunsuz işlerde çaresizliğimden faydalananlar, insan kaçakçılığına, ara eleman, apartmanlarda kapıcı, kömür kazanlarında kazancı, gündelikçi, hamallık, kiminize başlıksız masrafsız bir eş, kiminize ikinci eş olduk, sizler bunu gördünüz, kimi yerde de şahit oldunuz.

Siz olsaydınız ne yapardınız? Varil bombası gökyüzünden üzerinize atılıyor, Kimyasal silah, toplar, vahşiler , (Haşhaşiler) vampir gibi size ve sevdiklerinize saldırıyor. Öldürüyor işkence ediliyor, tecavüz ediliyor, canlı canlı yakılanlar… Size başka bir yol kalıyor mu? Allah’ım! İçim yanıyor, uyuyamıyorum, gözüm kapanınca uçakların sesini duyuyorum yine mi varil bombası kâbuslarım bitmiyor. "

Bir mültecinin gözü yaşlı, kocasını kaybetmiş, 17 ve 20 yaşındaki oğlunu ışid'e esir düşmüş, 22 yaşındaki kızını alıp götürdüğünü söylüyor," Esad emriyle uçakların attığı varil bombasında babası üç kardeşini ve annesini kaybetmiş akşam uykudayken sabahın güneşi doğmadı onlar için…" deyip ağlıyor anlatıyor kucağındaki üç yaşındaki kızına sımsıkı sarılıyor kucaklıyor ağlıyor. Böyle bir acıyı, yaşamış birinin sözlerini siz nasıl kelimeleri eksiksiz yazıya döke  bileceksiniz mümkün mü... Kelimeler bu yüzyılın en dramatik, zor, acılarla dolu, katliam, sürgün ve mülteci akınına şahit oldu.

Bir mülteci anlatıyor :

2019 Aralık ayında Kırşehir den İstanbula gelip Edirne'den kaçak yollarla Yunanistan'a gitmek için Suriye'den Türkiye'ye burdan da Avrupa ülkelerine sığınmak için Yunanistan sınırına yürüdüklerini bir anne  habercilere anlatıyor ; " Ben 3 çocuk annesiyim  çocuklarım 1, 3,5,ve 8 yaşında gece karanlıktı, köpekler vardı yolda üşüyorduk çok soğuk, Yunan askerleri bize gaz bombası atıyor. Ama ben dönmeyeceğim ben ve çocuklarım ölse bile geri dönmeyeceğiz..." Türkiye sınırları açınca Yunanistan üzerinden Avrupa'ya gitmek isteyenleri Yunan askerleri onlara sizi kamplara götüreceğiz deyip paralarını, cep telefonlarını, vs. kendilerinden alıp Türkiye sınırına geri gönderiliyor. Evet bunlar sadece bazı dile getirilenler, ya görmediklerimiz. Denizlerde kıyıya  vuran o canlar. Bodrumda sahile vuran canlar, Aylan kurdi annesi ve kardeşi  unutmadık. Suriye toplam nüfusu  19 milyon. Savaşta 4 milyon katledildi veya öldü. 4 milyon Türkiye’de kucak açıldı. 3 milyonda dünyanın geri kalan ülkelerine mülteci oldu… Suriye toplam nüfusu  19 milyon. Savaşta 4 milyon katledildi veya öldü. 4 milyon Türkiye’de kucak açıldı. 3 milyonda dünyanın geri kalan ülkelerine mülteci oldu.

Tarihe geçen bir acı Hatay'da  (03/06/2022) yürek yakan bir yangın beş ve üç yaşında iki çocuk evde çıkan yangında yanarak can verdiler. Bu çocuklar Suriyeli savaştan kaçan milyonlarca aileden biriydi. Onların acılarına şahit olduk acılarına ortak olduk TV haberlerinde.

2022 yılı,

" 20  Haziran Dünya Mülteciler Günü" Dünya mülteciler için ne yaptı, ne yapıyor ve ne  yapmayı düşünüyor. Şu ana kadar yapılanlar yeterli olmadı. Yapılması  düşünülen bir program varmı masada duran. Tam 11  yıldır bir halk ülkesinden Suriye'den mülteci kamplarına  dağıtıldığı, sürgün edildi .

TARİHTE İLK MÜLTECİ VE İLTİCA EDEN

Mülteci, iltica edendir ve tarihte , ilk iltica edilen ülke ve kişi , Habeşistan Kralı Ashame Necaşi' nin yurdu bugünkü adıyla bilinen Etiyopya dır.

Hz.Muhammed (s. a. v)’in, Mekke’de eziyet gören Müslümanlara hicret etmelerini istediği ülke ve o ülke için şöyle tarif etmiş olduğu aktarılmıştır ;“Orada ülkesinde hiç kimseye zulüm edilmeyen bir hükümdar iş başındadır; gidin ve Allah, içinde bulunduğunuz durumdan bir çıkış yolu gösterinceye kadar o doğruluk ülkesinde kalın.” Tavsiyesi üzerine 615 yılında dört  kadın olmak üzere on beş kişi Habeşistan’a hicret etmiş, bu ilk muhacirlerin Ashame Necaşi tarafından iyi karşılanmasıyla bir yıl sonra daha kalabalık bir grup oraya gitmiştir.

"Müminleri kendi aralarındaki merhametleşmelerinde, sevgilerinde, yardımlaşmalarında bir vücut gibi görürsün ki vücudun bir organı ağrırsa, vücudunun kalan kısmı uykusuzluk ve humma ile o organ için birbirini çağırır."

Peygamber Efendimiz (s.a.v ),

“Kul, kardeşinin yardımında bulunduğu sürece, Allahta kuluna yardım eder.” (Müslim)“Müslüman, Müslümanın kardeşidir. Ona zulmetmez, haksızlık yapmaz, onu düşmana teslim etmez. Müslüman kardeşinin ihtiyacını gideren kimsenin Allah da ihtiyacını giderir. Kim bir Müslümandan bir sıkıntıyı giderirse, Allah Teâlâ o kimsenin kıyamet günündeki sıkıntılarından birini giderir.

Müslüman kimse ilahi merhametin, adaletin ve beşeri Ömer (r.a) adaletini mirasçısı olma  münasebetiyle  herkese yaratılışından ötürü adil olmalı, merhametli olmalı, şefkatli olmalı, insani olmalıdır. İnsan olmanın gayesi hayırda yarışmak, hayırlı işlere vesile olmaktır. Kendisinden olmayana bile iyilik yapmak gerek.

İnsan Hakları Hukukunun temel sözleşmesi 1948 İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi 14. Madde ile dünyanın 82 ülkesi "Herkesin zulüm altında başka ülkelere sığınma ve sığınma olanaklarından yararlanma hakkı vardır."

Ülkemizin  de taraf olduğu ve 1951 Tarihli Mültecilerin Statüsüne Dair Cenevre Sözleşmesi ile bu güvenceye alınmıştır.

MÜLTECİLER NEDEN MÜLTECİ OLUYOR.

Doğal olmayan suni veya doğal afet sebeplerinden dolayı insanlar, zorla göç etmeye zorlanır ve insanlığa sığmayan, katliam ve işkenceler yüzünden  sürgün edilir. Bu sürgünde en çok çocuklar, kadınlar ve yaşlılar etkilenir. Dünya tarihinin en büyük göç mülteci akını Suriyeli halkı yaşadı ve en fazla mülteciye ev sahipliğini yapanda tek ülke de Türkiye olmuştur. İlk gelen kafile 250 civarında 2011 Nisan  ayında Hatay'a giriş yaptılar. İlk gelenlere Kapalı spor salonunda misafir edilerek sahip çıkıldı. Zaman içinde savaş şiddeti ve savaşın aktörleri arttıkça yayılımı dahada arttı. Bu sefer binler, onbinler, yüzbinler derken Haziran 2020 itibariyle resmi bazı kurumların yayınladığı kesin olmayan rakamlara göre  Türkiye'de

dört milyon civarında kadın, çocuk ve erkek kamplarda veya evlerde yaşamakta.

Bu görülmemiş bir savaş ve bu güne kadar büyük bir rakamla mülteci akını yaşanmadı Suriye halkından başka. Bunun sebep, nedenleri, göz yuman, payının derdine düşen bir çok ülke, grup, örgüt ve oluşum dahil olduğu  görüldü...

Demem odur ki, bu basit bir iç savaş ve ayaklanma değildi. Bu bir Proje dahilinde, bazı ülkelerin dahil olduğu ve bir isim verip, üzerlerinden izini  kaybetmekten  başka bir şey değildi.

Bunun ismini "Arap baharı " olarak kararlaştırıldı. Bu bahar değil, bir  kış sonbaharı kasırgasıydı amaçlanan. "  

ÖLÜM VE SÜRGÜN BAHARI

ilk olarak 18 Aralık 2010 tarihinde Tunus'ta başlamış, daha sonra Mısır, Yemen, Cezayir ve Ürdün'e sıçramış. Bu ayaklanmalar Tunus ve Mısır'da başarı göstermiş olup, 23 yıldır yönetimde olan Zeynel Abidin Bin Ali ile 30 yıllık yönetici Hüsnü Mübarek'in görevlerini bırakması ile birlikte sıradaki ülkeler etkilenmesi ve taraf olması sağlandı.Bunda etkilendi ve plan kusursuz işledi."" Bahar ""kelimesinin anlamına aldanan, etnik  gruplar ve örgütler projeye dahil oldular. Ama Bu Bahar en uzun bahar oldu!.. Ölüm Baharı, Sürgün baharına dönüştü. Ama bir kez daha görüldü ki ABD'den kimseye dost olmaz.!

Unutmayalım ki her toplum bir gün doğal afetlerden veya suni sebeplerden yurdundan göç etmek zorunda kalabilir.!

Yani Medineliler gibi olmak ve Melekler şehri, şehirlerin en güzeli, şefkat şehri olalım.

Türkiyem  Allah bir daha, 17 Eylül  1961, 1980, 1982, 1990, 1995 yılları yaşatmasın cennet vatanıma. O yıllarda  milyonlarca vatandaşımız dünyanın dört bir köşesine mülteci iltica etmek zorunda kaldı. Hala Almanya, Fransa, Rusya, ABD, İngiltere, Norveç, İsveç, Hollanda, Irak, gb. Ülkelerin mülteci kamplarında yıllarca kötü şartlarda kalmak zorunda bırakıldı. Şuan da ilk o  kamplarda kalanlara oturum, vatandaşlık hakkı yıllar sonra verildi. Onların yaşadıklarını ancak kendileri bilir.

Almanya'daki Haym :denilen işçi evleri ahırdan beter…

Almanya'da işçi yurtları; yabancı işçiler için bekar evlerine verilen yerin adı " Haym" evlerde kaldı.

Evet görüyoruz ki her toplum bir kesimi veya büyük bir kısmı göçe ve mülteciliğe yolculuk yapmak zorunda kalabilir.

Bir birleşmiş milletleri yardım gönüllüsü ;  Suriye'de   evinin eşiğinde arapça ile bir yazı yazmış birisi evini terk etmeden önce şöyle yazmış: "

"حاولت جاهدا ألا أتركك ، يا وطني ، لكنني لم أستطع أن أنجح. أنا الآن على طريق لا عودة فيه ...

 "Seni bırakmamak için çok uğraştım ey vatanım, ama başaramadım. Şimdi dönüşü olmayan bir yola çıkıyorum…"

Kimin ne yaşadığını, yazmadan, anlatılmadan kim ne bilsin.

Gelin destek olalım, hoşgörü ile yaklaşalım, herkesi bir kötüye yargılamayalım, empati kuralım, sabredelim, tahammül edelim, hiç değilse elimizden birşey gelmiyorsa dahi bir Tebessümü çok görmeyelim. Tahriklere gelmeyelim, tahrik edenlere fırsat vermeyelim.. Onlarda babasının oğlu ve kızlarıdır. Onlarda insandır, beşer dir .

Ne kusursuz bir insan, nede kusursuz topluluk dünyada bulunmaz. Geneline mal etmemek gerekir.

Türkiye, bu büyük yüzyılın göçünde halkıyla birlikte çok güzel bir yardımseverlik sergiledi. Tabii ki aksaklıklar ve bazı sıkıntılar da oldu. Bu sıkıntılar bizlerin nasıl büyük bir ülke olduğumuzu göstermiştir.

Bugün Ukrayna mülteci konumuna girdi yıl 2022….

Batı ise , Ukrayna savaşında Rusya'ya karşı aldığı tutumu Suriye  Esed rejimi ve destekçilerine karşı  aynı tutumu sergilemedi.

BM , açıklamasına göre Esat Suriye halkına karşı kimyasal silah kullanma, halkı açlığa sürükleme, ablukaya alma, keyfi tutuklama ve işkence gibi savaş suçlarının işlendiğine ilişkin tespitler ile birlikte raporlar hazırlandı.Yaşamını yitiren yüzbinler günahsız masum çocuklar ve siviller oldu.

Birde bugünlerde gündemde ve masada duran bir milyon Suriyeli sığınmacıyı Suriye sınırındaki "güvenli bölgelere" geri gönderme planı görüşülmektedir. İlerleyen zamanlarda gelişmeleri takip etmeye devam edeceğiz.

 20 Haziran Dünya Mülteciler Gününü Kutluyorum.

"Dünyadaki hiçbir ülkede yaşayan vatandaşlarının   göç etmek zorunda kalmadığı asırlar dilerim."

 Yurdumuzda mutlu, endişesiz, huzurlu ve sevdiklerinizle bir arada yaşamak duasıyla sevgi ve saygılarımla...

1-159.jpg

 

 

 

Bu yazıya henüz yorum eklenmemiştir.
Mardin nöbetçi eczaneleri
ANKET
Midyat'ın İl Olmasını İstiyor musunuz.?
Tüm Hakları Saklıdır © 1997 - 2024 Midyat Habur | İzinsiz ve kaynak gösterilmeden yayınlanamaz.
Tel : / Faks : 04824641346 | Yazılım: CM Bilişim - Tasarım: INVIVA