Yaklaşık 70 milyon TL'lik yatırımla 100 yataktan 205 yatak kapasitesine çıkarılan ancak ekonomik krizin de etkisiyle nakit sıkıntısına düşünce konkordatoya başvuran ilk kuruluş olan Özel Mersin Ortadoğu Hastanesi, bugün yeniden ayağa kalkmayı başardı. Hastane Yönetim Kurulu Başkanı Engin Şahin, yapılandırma konusunda yasal bir düzenleme beklediklerini söyledi.
Özel Hastaneler ve Sağlık Kuruluşları Derneğinin kurucu üyesi Doktor Engin Şahin, 2011 yılında Özel Mersin Toros Hastanesini satın alarak Ortadoğu Hastanesi adıyla sağlık alanında hizmet vermeye başladı. Geçen yıllar içinde tercih edilen bir hastane haline gelen Özel Ortadoğu Hastanesini bir üniversite kurarak üniversite hastanesine çevirmek amacıyla yeni bir yatırımla büyütmeye girişen Şahin, son iki yıldır yaşanan ekonomik saldırılar nedeniyle sıkıntıya düştü. Şahin, yaşadıkları bu sıkıntılı süreci bugün geldikleri noktayı ve beklentilerini İHA muhabirine anlattı. 100 yataklı, yaklaşık 5 bin metrekare kapalı alana sahip hastaneyi yaklaşık 70 milyon TL'lik yatırımla 205 yatak kapasitesine çıkardıklarını belirten Şahin, "Son iki yıldır Türkiye'ye uygulanan ekonomik saldırıların altında yatırım yapmış olduk. Bu ekonomik saldırıların tüm sektörleri etkilediği bir dönemdi. Yatırımımızın sonunda yaşadığımız en büyük sıkıntılardan biri, yatırımımızı devreye alamamış olmamız. Çünkü hastanenin yatak sayısı ve kapasite artışını tam anlamıyla devreye alamadık. Bu bizde çok büyük bir sıkıntı oluşturdu. 70 milyonluk bir yatırımın sonucunda ülkece yaşadığımız sıkıntıların sonucunda nakit akışında bir bozulma olunca böyle bir süreç yaşandı" dedi.
"Konkordato yasasına başvuran ilk kuruluş olduk ve avantajları çok iyi kullandık"
O dönemde hükümetin bu ekonomik saldırılar karşısında bir duruş sergilediğini ve konkordato yasasını çıkardığını dile getiren Şahin, "14 Mart 2018'de yasalaştı, biz 15 Mart 2018'de yasaya ilk başvuran kuruluş olduk. İşi gücü olan insanların işletmelerinin bir anda yıkılmaması, finansla darlıkla yerle yeksan olmaması üzerine çıkarılmış bir yasa. Yasanın bize getirdiği avantajları çok iyi kullandık. Yasanın verdiği rahatlıkla biz tekrar kadromuzu yasal çerçevede genişletip, imkanlarımızı toparlayıp yeniden bildiğimiz işi yapmaya başladık. Bugün Mersin Üniversitesinden akademik kadroda 16-17 hoca ile çalışıyoruz. Bu kadronun olduğu hastanenin iyi çalışmaması veya tekrar ayağa kalkmaması düşünülemez zaten" diye konuştu.
"Finans sektöründen yaşanan sıkıntıların ortak paydasında buluşmasını bekliyoruz"
Yasayla birlikte işlerini toparladıklarını, kendileriyle birlikte mağdur olan çalışma arkadaşlarının ve esnafın mağduriyetlerini gidermek üzere hazırlıklarını yaptıklarını vurgulayan Şahin, "Onları da gidereceğimize inanıyoruz" diyerek, bu noktada asıl unsurun finans sektörleri olduğunun altını çizdi. Finans sektörlerinden bu tür kuruluşların ayakta kalabilmeleri adına herkesin gösterdiği fedakarlıkları göstermeleri konusunda bir beklentileri olduğuna dikkat çeken Şahin, "Çünkü finans sektörü bu yaşanan sıkıntıların ortak paydasında buluşmadan hareket ederse, bu tür kurumların ayakta kalması söz konusu bile olmaz. Bu tür kurumlar ayakta kaldığı sürece bizimle birlikte çalışan esnafın, çalışma arkadaşlarımızın da finans sektörünün de mağduriyetini giderebilir. Ama finans sektörü tek taraflı davranır, "ben bu işte kendi bildiğim yolda ilerliyorum" derse bu işlerin düzelmesinde çok büyük zorluklarla karşı karşıya kalırız" ifadelerini kullandı.
Türkiye'de konkordato yasasında tanınan sürelerden sonra bu işi nihayetlendirmek üzere olan bir kuruluş olduklarına işaret eden Şahin, nihayetlendirme ile insanların mağduriyetlerinin giderilmesini, bir şekilde ödemelerin yapılmasını kastettiğini söyledi. Şahin, "Biz, en azından anlaştığımız vadelerde bu esnaf arkadaşlarımızın ödemelerini yapabilecek güç ve konuma geldik ama finans sektörü, "ben bu işte kendi bildiğim yolda ilerliyorum" derse bu düzenin bozulmasına büyük sebebiyet verirler" şeklinde konuştu.
"Yapılandırma konusunda yasal bir düzenleme bekliyoruz"
Konkordato içerisindeki kurumların bankalardaki yapılandırmalar konusunda sıkıntılar yaşadıklarını belirten Şahin, bankaların bu konuda Türkiye'de bir ekonomik saldırı yokmuş, son iki yıldır sıkıntı yaşanmıyormuş gibi davrandıklarını öne sürdü. Türkiye'nin, son iki yıldır yurt dışından kaynaklı bir ekonomik savaş içerisinde olduğunu kaydeden Şahin, şunları söyledi:
"Bu saldırıda da herkes bir şekilde pozisyonunu korumaya çalışıyor. Bankalar, yapılandırma ve taksitlendirmede sıkıntıya sebep olduğu takdirde yasanın bir anlamı kalmayacak ve olan yine esnafa, çalışma arkadaşlarımıza ve bize olacak. Bu noktada beklentimiz aslında konkordato yasası içerisinde esnaf konusunda yapılan düzenlemenin finans sektörü açısından da yapılması gerekiyor. Burada inisiyatif sadece finans sektörüne bırakılmamalı. Burada yasal bir düzenleme yapılması gerekiyor. Hükümet gerekli baskıyı gösteriyor ama bugün konkordatoda yasal süreleri kullanmış ve konkordatoyu sonuçlandırması gereken birçok firma var. Bu firmaların da tekrar desteğe ihtiyacı var. İşlerini düzeltmiş, çalışmasını düzenlemiş, ödemeler konusunda yapılandırma bekleyen ve bu yapılandırmalar neticesinde borcunu ödeyebilecek kapasiteye gelmiş kuruluşlar var. Bu kuruluşların desteğe ihtiyacı var. Finans sektöründen bir kredi beklentimiz hiçbir şekilde yok zaten. İşlerimizi düzene koyduk, esnaf arkadaşlarımız bize gerekli desteği Ahilik boyutunda gösterdiler. Ama bugün esnafın birbirine gösterdiği dayanışmanın finans sektörü tarafından gösterilmemesi bu oyunu bozar. En büyük sıkıntı bu."
"İŞKUR'dan çok büyük destek gördük"
Geçen yıllarda nakit sıkıntısı nedeniyle hem hasta hem personel anlamında yüzde 70 kayıp yaşadıklarını dile getiren Şahin, hükümetin kendileri gibi kuruluşların ayakta kalmaları için İŞKUR üzerinden büyük destek sağladığını anlattı. Şahin, İŞKUR'un hastanenin tüm personelin son 3 aylık maaşlarının ödenmesi, istihdamın korunması adına çok iyi bir destek sağlandığını, bu sayede personel yapısını yeniden kurduklarını dile getirdi. Şahin, "Şu anda sıkıntıya düşmeden önceki hasta sayımızın yüzde 15-20 daha fazla üstüne çıktık. Biz, 100 yataktan 205 yatağa çıkarken amacımız 200 yatak ve üstü bir hastane olarak üniversiteleşebilmekti. Mersin'e özel bir üniversitesi hastanesi kazandıralım istedik. Bu yatırıma çıkarken yolculuğumuzun asıl amacı buydu. Bu sayede sağlık turizminde katma değer oluşturmaktı. Özel sağlık kuruluşları olarak bizim beklentimiz sağlık turizmi konusunda desteklenmemiz. Çünkü sağlık turizminde bu memlekete getirilen her 1 dolar öz sermayemiz olur" dedi.
Bir başka sıkıntılarının ise yatak sayılarının sınırlandırılması olduğunu aktaran Şahin, Sağlık Bakanlığının yatak sayılarını sınırlandırmasına yönelik planlamadan kaynaklı yeni yatırımlarını ruhsat anlamında aktifleştiremediklerini belirterek, bu planlamaya artık son verilmesi ve özel hastanelerin önlerinin açılması gerektiğini söyledi.
"Feryadımız, önümüzün açılması"
Yaşadıkları sıkıntıdan çok çabuk ayağa kalktıklarını herkesin gördüğünü vurgulayan Şahin, sözlerini şöyle tamamladı:
"Çok deneyimli bir kadroya, deneyimli ve iyi bir ekip ve iyi bir ekipmana sahibiz. Yardımcı sağlık personelinde de çok iyi durumdayız. Bunlar çok büyük kazanımlar. Bu kazanımların heba olmaması gerekiyor. Bu bağlamda da destek olunan noktalar dışında da önümüzün açılması gerekiyor. Bizim feryadımız, önümüzün açılması. Önümüzün açılmasıyla beraber katma değer oluşturacağız ve istihdamın da artırılmasına katkı sunacağız. Bugün ben yatak sayısını ilave etmiş olsam, şu anda mevcut çalışanlarımın yüzde 50'si kadar daha istihdam artırmam gerekecek. Bu da istihdama katkı sağlayacak. Bugün hükümetin inanılmaz ve akıllı bir İŞKUR politikası var. O dokunuşlar olmasaydı bugün bu kurumlar ayakta kalamazdı. Bir taraf bu inanılmaz dokunuşta bulunurken, bir tarafın da bu prangaları çözmesi gerekiyor."