Düşünce biçimini yenileyerek, önyargıların, yerleşik algıların, alışkanlıkların ve çevresel etkenlerin şekillendirdiği aynı bilinç seviyesinde kalmak, bilgisizliği ve bilinçsizliği teşvik etmektedir. Bu durum, hayatı karmaşıklaştıran ve zorlaştıran olumsuz bir tavırdır. Bu nedenle yeni bilgileri öğrenmeye açık olmak, bireysel ve toplumsal gelişim ile huzur için son derece önemlidir.
Fiziksel sağlığımızı sürdüren hücrelerimizin canlı ve güçlü kalması, içsel şefkatimizi harekete geçiren özgeçlik/diğerkam (Süryanicede ܐܢܚܢܝܐ/Enahnoyo, Modern Fransızcada Autrui eski Fransızca'da "diğer" anlamına gelen ve kendisi de Latince "diğer" anlamına gelen alter'den gelen autre teriminden gelişmiştir) veya basit/ince yaklaşımların aktif olmasına bağlıdır. Hayatın akışı içinde son derece değerli ve faydalı olan bu yaklaşımlar, olmazsa olmazlardandır.
Çünkü insan, yaratılış gereği eksikliklere sahiptir ve bu eksiklikler, karşılıklı ihtiyaçları doğurur. Bu eksiklikler, ancak hayatı ayakta tutan ahlaki değerler ve erdemlerle tamamlanabilir.
Herhangi bir insana (veya canlıya) içtenlikle yardım ettiğimizde, iyilik yaptığımızda, aslında içimizdeki bu eksikliği gideririz, bu eksikliği tamamlarız.
İnsan, kendini anladıkça, özünü keşfettikçe, zaman ve mekân sınırlarından kurtulur. Bu sistemin ne kadar önemli olduğunu da bu süreçte anlar.
Bu nedenle, bir başkasının eksikliğini tamamlayan herhangi bir katkı veya iyilik, sadece o insanı memnun etmekle kalmaz, aynı zamanda katkıda bulunan kişiyi de rahatlatır.
Gerçek ve yüce görevimiz, insan onurunu korurken, kibirlenmeden ve minnet duygusuna kapılmadan ihtiyaç anında birbirimizi tamamlamaktır.
Sonuç olarak, içimizdeki boşluklar, yüce sevginin taahhütlerini yerine getiren faydalı tutum, davranış ve alışkanlıklarla dolar. İmkânlarımız ölçüsünde kendimize ve başkalarına faydalı olduğumuzda, hayat anlam kazanır ve hem maddi hem de manevi dünyamız sağlıklı olur.
Çünkü tamamladıkça büyürüz, yardımcı oldukça mutlu oluruz.
Tamamlayan, büyür. Mutlu eden, mutlu olur.
Yusuf Beğtaş