• Mardin19 °C
  • Diyarbakır14 °C
  • Batman16 °C
  • Şırnak15 °C
  • İstanbul13 °C

Abdulaziz ALTEKİN / Yazar

12 Punto 14 Punto 16 Punto 18 Punto

SARI ÇİZMELİ MEHMET AĞA

02 Mart 2024 Cumartesi 18:10

Okulda koyu Fenerbahçeli bir arkadaş vardı. Ya da en azından biz öyle biliyorduk. Bir gün konu maçtan açılınca, bu arkadaş tutamadı kendini. Anlatmaya başladı. Normalde tartışırdık kendisiyle fakat bu defa sadece dinledik. Bu arada dinleyen tek biz değildik. Kapının girişinden sınıf öğretmeni seslendi:

  • Futbol hakkında hiçbir şey bilmiyorsun değil mi?

Diye sordu. Hepimiz donup kaldık. Neredeyse yarım dönem olmuştu. Sayısız tartışma yaşanmıştı aramızda. Şaşkınlığımız o kadar büyüktü ki sadece arkadaş konuşabildi.

  • Bizim takım en güçlü olduğu için beni çekemiyorsunuz hocam.

Bize göre soru kadar en az cevap da saçmaydı. Ama sıradaki soru gelince hepimiz yıkıldık.

  • Peki, Aziz Yıldırım defansta mı oynuyor yoksa forvette mi?

Kesinlikle öğretmen bir şey bilmiyordu. Çünkü Aziz Yıldırım’ın başkan olduğunu sağır sultan dahi işitmiş olmalıydı. Tam öğretmenle alay edecekken arkadaş cevap verdi:

  • Tabi ki defansta.

Bizimkisi, maksat konuşmak olsun olduğu için arkadaşın futbol konusundaki bilgisizliği daha önce hiç dikkatimizi çekmemişti. Gruptaki herkes Galatasaraylıydı ve kendisi sırf muhalif olabilmek için ezeli rakibini seçmiş, kendini koyu bir taraftarmış gibi göstermeye çalışıyordu.

Bugünü düşünürken aklıma o komik anımız geldi. Aslında trajikomik. Sonra fark ettim ki her işimizde aslında tam da o günkü gibi davranıyoruz. İşte Sarı Çizmeli Mehmet Ağa başlığını bu yüzden attım.

Toplum olarak eksi ve artı kutuplara ayrılmışız. Peki, hangi kutupta bulunan eksi hangisi artı? Maalesef her iki kutupta bulunlar da kendilerini artı, karşıda yer alanları eksi olarak görüyor.

Buradaki sahiplenme duygusu ise tamamen karşı tarafın inadına. Misal, bir arkadaş çıkıp bugün sokakta adaylar hakkında bilgi toplasa eli boş döner. Çünkü toplumdaki algı şu: Ben partime oy veriyorum. İyi hoş da, partinin aday çıkardığı kişi senin muhatabın olacak parti değil ki.

Bu düşüncede olan orta yaşlı bir çiftçimiz vardı. Ne zaman yan yana gelsek konuyu evirip çevirip siyasete getirir ve başkanlarını överdi.

Bir gün yine böyle tartışırken sordum:

  • Başkanı şu ana kadar kaç defa gördün?
  • Üç.
  • Neden?
  • Başkan senin benim gibi sıradan biri değil ki otursun makamında. Ankara’ya şuraya buraya gidiyor bize hizmet getirmek için. Bari nankörlük yapmayın.

Sorduğum basit bir soruyu dahi getirip nankörlüğe vurdu. Çok şükür bu defa vatan haini olmadık. Genelde cevap veremediklerinde muhakkak karşıdakini terörist ilan ediyorlar çünkü.

Aslında bu soruyu sorma nedenim şuydu. Başkan sürekli bir yerlerde oluyor. Vatandaşın derdini dinlemeyen bir başkan kalkıp gece gündüz dışarılarda onun için hizmet topluyordu kendilerine göre. Hâlbuki makamında olduğu zamanlarda da kimseyle görüşmüyor.

Bir gün ziyaretine gittim iş yerine. Efkârlıydı. Bu defa siyasete getirmedi konuyu. Merak ettim.

  • Neyin var?
  • Boş ver uzun hikâye. Sen ne yapıyorsun?
  • Uzun muzun. Anlat bakalım neymiş bugün seni siyasetten soğutan şey.

Israr edince anlatıverdi.

Bunun tarlaya yol gitmiyor. Her belediyeye gittiğinde başkan bilmem nerede, bilmem hangi hizmet etmek için gitti, yok onun kapısında bunun kapısında bize hizmet getirmek için dileniyor diyerek azarlıyorlarmış kendisini. Her gittiğinde de yardımcıya durumunu anlatıp başkana iletmesini rica ediyormuş ve eli boş çıkıp geri geliyormuş.

Yine tarlada çalışırken komşusu başkanın geldiğini söyleyip vermiş gazı. Bu da kalkıp belediyeye koşmuş. Koşmuş koşmasına ama yine yardımcı karşılamış. Başkan yok sonra gel demiş. Ama arkadaş kararlı bu defa. Yardımcıyı dinlemeden başkanın odasına dalmış. Bir de ne görsün. Başkan oturuyor masasında. Derdini anlatmış. Başkan da o ana kadar kimse kendisine bir şey söylememiş gibi çalışanları azarlamış ve söz vererek bizim safı kandırmış.

Aradan aylar geçmiş ama ortada hiçbir hareketlilik yok. Başkanın makamında olduğu bir gün tekrar belediyeye gitmiş. Artık başkan dayanamamış ve açık açık bana değil partiye oy verdiniz isterseniz bir daha vermeyin diyerek yolu yapmayacağını söylemiş.

Burada başkan beyi takdir ettim. Haklıydı. Kendisi toplum nezdinde Sarı Çizmeli Mehmet Ağa gibiydi. Kimse onun şahsına oy vermemişti. Ya parti liderine olan sevgiden seçilmişti ya da ideolojik bağlılıktan. Ama kesinlikle o işin ehli olduğu için değil.

Bir anlık kararla sandığa gidip kullandığımız her oy, sadece bizim değil herkesin geleceğini şekillendiriyor. Hadi diyelim milletvekili ve cumhurbaşkanlığı ayrı. Yine il için önemli ama onlarla fazla muhatap olmadığımız için görmezden gelebiliriz. Ama yerel seçimlerde bizi asıl ilgilendiren adayın kendisidir.

Her seçimden sonra ortadan kaybolan Sarı Çizmeli Mehmet Ağa’lar, bir sonraki seçime kadar ne hikmetse halkın arasına inmiyorlar. Halka bedava yemek dağıtmıyorlar. Gözlerine koya koya yol yapmıyorlar. Okul okul dolaşıp çocuk sevmiyorlar. Pazarlara inip halkın aldığı sebze meyvenin fiyatına bakmıyorlar…

Avrupa’daki seçimlere bakın, orada hiç burada yaşanan manzaraları göremezsiniz. Nedeni basit. Burada, Sarı Çizmeli Mehmet Ağa’ları vatandaş tanımadığı ve tanıma zahmetine girmediği için ya araç kiralanıp gece gündüz milletin beynini dikerler ya da sokaklarda yürüyecek alan bırakmayana kadar her yanı bayrak, afişlerle süsleyip vatandaşın gözüne koyarak onlara kör ve sağır muamelesi yapılır. Avrupalılar kendi adayını sorgular. Bulundukları bölgeye hizmet edecek en ideal aday için oy kullanarak hem kendilerine hem de gelecek nesillere faydalı olurlar. Bir anlık parti ve şahıs sevdası için herkesi karanlığa gömmezler.

Bu konuda söyleyecek çok şey var elbet. Lakin konuyu uzatıp başını ağrıtmak istemem. Umarım seçmen, hiç olmazsa yerel seçimde, kendilerine hizmet edebilecek bir adayı seçer. Sarı Çizmeli Mehmet Ağa’ların birkaç ay önce başlattıkları kampanyanın rüzgârına kapılıp geleceklerini karartmazlar. Vesselam…

 

Bu yazıya henüz yorum eklenmemiştir.
Mardin nöbetçi eczaneleri
ANKET
Midyat'ın İl Olmasını İstiyor musunuz.?
Tüm Hakları Saklıdır © 1997 - 2024 Midyat Habur | İzinsiz ve kaynak gösterilmeden yayınlanamaz.
Tel : / Faks : 04824641346 | Yazılım: CM Bilişim - Tasarım: INVIVA