• Mardin19 °C
  • Diyarbakır14 °C
  • Batman16 °C
  • Şırnak15 °C
  • İstanbul13 °C

Abdulaziz ALTEKİN / Yazar

12 Punto 14 Punto 16 Punto 18 Punto

SARI ÖKÜZÜ VERMEDİLER!

04 Nisan 2024 Perşembe 10:15

Yazımıza başlamadan önce Sayın Selahattin Demirtaş için bir parantez açmak istiyorum. Gerçekten ülke için büyük şans olan Sayın Demirtaş, halkların kardeşliği için ektiği tohumlar bugün tam olarak ilk meyvelerini vermiştir. Umarım en yakın zamanda aramızda olur.

Hepinizin bildiği üzere birkaç gündür demokrasimize vurulmak istenen darbeyle yoğun bir gündem geçirdik.

Neden?

Nedeni yok aslında. Çünkü 31 Mart seçimlerinden önce var olan korku imparatorluğunda yapılan her hukuksuzluk yanlarına kar kalıyordu. Öyle bir güç zehirlenmesi yaşadılar ki, istedikleri zaman hukuku katledip seçilmiş bir büyükşehir belediye başkanının yerine başkasını atayabileceklerini sandılar. Ve evet, bu yaşananlar 31 Mart öncesi olsaydı yine diğer atanan kayyumlar gibi bir süre konuşulur ve kabul görürdü. Fakat bu seçim resmen milat oldu.

Tüm analistleri ters köşe yapan son seçim, partilerin halktan değil halkın partilerden büyük olduğunu gösterdi. Vatandaşlar, kendilerine hizmet etsin diye seçtikleri adayların kalkıp onları açlığa mahkûm etmelerine artık yeter dedi. Ve muhataplarına güzel bir mesaj verdi.

Ne yazık bazılarının kibri o kadar büyüktü ki sandıktan çıkan mesajı sanırım yanlış anladı. Kimse bana ders veremez dercesine henüz seçimin üzerinden 48 saat geçmeden herkesin gözü önünde Van’da darbe yaptılar. Yüzde 55’le seçilen Dem Parti adayı Abdullah Zeydan’ın haklarını, dünyanın hiçbir yerinde başka bir örneğine denk gelmediğimiz bir hareketle hukuku katlederek gasp ettiler. Ve yine aynı hukuksuzluğu devam ettirerek yüzde 25’lerde oy alan AKP adayına vermeye çalıştılar.

Ve Selahattin Demirtaş’ın 2015 yılında sarf ettiği o altın sözleri bir kere daha hatırlayalım: “Tüm kardeşlerime sesleniyorum, ne yaparlarsa yapsınlar, kardeşliğinizi bozmayın. Kürt, Türk birbirinize sarılın…”

Evet, herkes öyle yaptı. Dem Parti yöneticileri kamuoyunu bilgilendirdikten sonra ilk tepki verenlerden biri CHP genel başkanı Sayın Özgür Özel oldu. Ve hemen Van’a heyet gönderdiler. Akabinde Ekrem İmamoğlu sahneye çıktı. Başak Demirtaş Van’a gidip halkla birlikte haklarını arayacağını duyurdu. Leyla Zana, Erkan Baş derken herkes kenetlendi.

Bazıları bu arada çıkıp durumun darbe olduğunu fakat protestoların sokakta yapılmaması gerektiğini vurguladı. Tamam, diyelim ki haklısınız. Peki, vatandaş nerede hakkını arasın? Televizyon başında mı yoksa sosyal medyaya girerek mi?

Vali bey ve Kaymakamlık bunları gördü mü bilmiyorum ama hemen kalkıp 15 günlük gösteri yasağı getirdiler. Halkın en büyük gücü olan protesto hakkını ellerinden almaya çalıştılar. Fakat bu defa kimse bu yasağı dinlemedi. Her yerden vatandaşlar Van’a akın etmeye başladı.

Van’da darbeye karşı protestolar başladıktan sonra bu ateş ülkenin dört bir yanına yayıldı. Ve her yerde polisler güç kullanarak vatandaşları sindirmeye çalıştı. Yeri gelmişken bir daha sorayım:

Yargı ve Güvenlik Güçleri, vatanın bekası için mi var yoksa bir grubun selameti için mi?

Gelen görüntüleri izleyen taraflı tarafsız herkes İsrail ile Filistin’i canlandırdı gözlerinde. Ama halk pes etmedi. Sonunda kazanan demokrasi oldu.

Ayrıntılara girmeden durumu özetledim ama şimdi bana göre önemli gördüğüm bazı konuları sizinle paylaşmak istiyorum:

Medyaya sızan bilgiler arasında en çok dikkatimi çeken konular arasında yargı mensupları oldu. İddialara göre bu hukuksuzluğun altına imza atanların geçmişleri baya bulanıktı. Konu kapanınca unutuldu bu iddialar ama eğer doğruysa, bu ve buna benzer kaç olay yaşandı acaba?

Diğer bir konu ise güvenlik güçleri! Vatandaşa karşı tavırları son derece sert oldu. Özellikle kameralara yansıyan bir amcayı ve çocuğu grup halinde darp etmeleri tepki yağmuruna tutuldu. Burada da atamalarla ilgili bazı söylentiler dillendirildi ama asıl sorun ortadan kalktığı için sanırım artık o konu da kapandı.

Ve bence en büyük soruna geldi sıra. Troller: Bunları kim besliyor bilemiyorum ama halkın birliğini bozup onları birbirine düşürmek için sürekli yalan dolana başvurdular. En çok kullandıkları şey devlet oldu. Oysa cumhuriyeti yıkıp yerine şeriatı getirmek istiyorlardı. Demek ki burada asıl korumak istedikleri şey vatan olan devlet değil onların devlet olarak gördükleriydi.

Kendilerine neredeyse İlah edindikleri bu devlet, hiçbir şekilde eleştirilemez. İşte bu devlet için iç savaş çıkartıp gerçek devleti yıkmaya çalıştılar. Aynı zamanda faşist olan bu trollere kanan bazı vatanseverler oldu elbet ama onlar da asıl tehlikeyi görmekte gecikmediler.

Ülkeyi iç savaşa sürüklemeye odaklanan troller, farkında olmadan bazı bilgileri deşifre ettiler. Ellerinde sopa ve silahlarla sokaklarda racon kesen bazı grupları paylaşıp teröristler sokağa indi yorumunu yaptılar. Oysa bu çeteler polislerin hemen yanında yer alıp protestoculara saldırıyorlardı. Hayretlere düşüren bu görüntüler için tek bir açıklama gelmedi.

Soru işaretleri çok ama asıl konumuza geri dönelim.

Bu süreci ana muhalefet partisi ile Türkiye işçi Partisi birincilikle tamamladı. Küçük çapta yapılan kınamaları yok sayıyorum. Çünkü ben de kınıyorum. E sonuç?

Seçimden önce özellikle iki kişi üzerinde fazla yorum yaptım. Bunlardan biri Ekrem İmamoğlu’ydu. Çok şükür beni haksız çıkarmadı. Diğeri ise 2. Erbakan dediğim Fatih Erbakan’dı. Seçim tahminim tuttu. Üçüncü parti oldular. Ama 2. Erbakan söylemimin yanlış olduğunu anladım. Çünkü Erbakan hoca bu hukuksuzluk karşısında asla sessiz kalmazdı.

Gelelim Sarı Öküz'e!

Günlerdir konuşmayan Selahattin Demirtaş, içeride olmasına rağmen büyük oyunun farkına varır varmaz hemen sürece dahil oldu. Sarı Öküz daha yoldayken kalkıp Uzun Kuyruk Öküz'ü (İpekyolu) de istemeleri, ne kadar açgözlü ve doymak bilmeyen kişiler olduğunun kanıtıydı. Neyse ki Sarı Öküz için çoktan halk sokağa çıkmıştı da Uzun Kuyruk Öküz de heba olmadı.

Hukuk, yasa, kanun, ceza... bazı kişilere işlemiyor maalesef. Bunu bildikleri için sonuna kadar bu durumu kullanıyorlar.

Ama Sarı Öküz'ü vermeyenler artık duruma el koydu. Başlangıç için belki sadece bir adım atıldı fakat halkın gücünü herkese gösterdiler. Bugünden çıkardığımız sonuç; daha huzurlu, sağlıklı ve rafah günler bizi bekliyor.

Hukuksuzluğun sona ermesinde Türküyle, Kürdüyle emeği geçen herkesi ayrı ayrı kutluyorum. İyi ki varsınız. Vesselam...

 

Bu yazıya henüz yorum eklenmemiştir.
Mardin nöbetçi eczaneleri
ANKET
Midyat'ın İl Olmasını İstiyor musunuz.?
Tüm Hakları Saklıdır © 1997 - 2024 Midyat Habur | İzinsiz ve kaynak gösterilmeden yayınlanamaz.
Tel : / Faks : 04824641346 | Yazılım: CM Bilişim - Tasarım: INVIVA