- Mardin18 °C
- Diyarbakır12 °C
- Batman13 °C
- Şırnak13 °C
- İstanbul7 °C
Motosiklet sürüşünde kask takmanın önemi nedir?
Uzman Doktor Solmaz: Kanserde erken teşhis hayat kurtarır
Diyabetlilerde topuk çatlağı kangrene kadar gidebiliyor!
Prof. Dr. Tarhan: Beyin plastik bir organ ve heykeltraş gibi işlenmeli
Fidye ve fitre nedir, kimlere verilir ?
Uzmanlar: Ergenlik dönemi aşılamaları ihmal edilmemeli
İç huzur ve hayat amacını bulma sürekli sevinç beklentisinden daha sağlıklı
Beynimiz ve ağzımız, psikolojik ve nörolojik düzeyde güçlü bir bağa sahip!
Türkiye yaşlanıyor, yaşlı bakımında ihtiyaçlar artıyor!
Sağlık Bakanlığı: "Sağlıklı Yaşa, Sağlıkla Yaşlan"
Geriatri Uzmanı Deniz: Yaşlıların ruh sağlığına dikkat edilmeli
Sağlıklı beslenme takıntısı mental hastalık boyutuna varabilir!
Egzersiz için en doğru zaman hangisi? Sabah mı, akşam mı?
Fizyoterapist Yalçın: Sağlıklı bir Ramazan için spor ve egzersiz şart
Aşırı tuz tüketmenin vücuda zararları nelerdir?
Düzenli uyku, çocukların fiziksel ve bilişsel gelişimini destekler
Uzmanından ev tipi arıtma cihazlarına dikkat uyarısı!
Göz yanması neden olur? Nelere dikkat edilmeli? Nasıl tedavi edilir?
Ayak ve ayak bileği ağrılarına dikkat!
Sağlıklı bir oruç için sahur atlanmamalı!
Ramazanda fizik tedavi sürecinde nelere dikkat edilmeli?
Ramazan ayında sağlıklı beslenmek için neler tüketmeliyiz?
Kalıcı görme kaybına neden olan sinsi hastalık: Göz tansiyonu
Boyun ağrısı ve migreni yönetmede fizik tedavi ve egzersizlerin etkisi büyük
Uzmanından Ramazanda verimli ders çalışma tüyoları!
Ramazan'da omurga sağlığı için bunlara dikkat!
Evde diş beyazlatırken dikkat!
Diyetisyen Şura korkmaz: Oruçlu iken karaciğer hızlı bir şekilde yenilenir
Diyetisyen Şahin: Sindirim sistemini korumanın en önemli yolu dengeli ve sağlıklı beslenme
Sağlık Bakanlığı'ndan sağlıklı beslenme önerileri
- 11:01 - Filim setine ziyaret
- 10:55 - Reyhani oyunu ile karşılandı
- 16:33 - Mardin Büyükşehir Belediyesi’nden Hortum Mağdurlarına Çadır Desteği
- 16:03 - Fuat Oktay, AK Parti Mardin İl Başkanlığı’nı Ziyaret Etti
- 14:58 - BAŞKAN ŞAHİN’DEN TURİSTLERE SÜRPRİZ
- 12:44 - Cizre-Nusaybin yolunda yanan tır küle döndü
- 12:44 - Cizre OSB'de çıkan yangında fabrika küle döndü
- 12:43 - Dicle Elektrik Şırnak'taki yatırımları açıkladı
- 12:41 - Eşeği ile sulama kanalına düşen çoban hayatını kaybetti
- 12:40 - Balıklıgöl'ün ikizinde sona doğru gelindi
- 12:40 - Şanlıurfa'da göçük: 4 işçi toprak altında kaldı
- 12:39 - Siirt'te minibüs kazasında 5 kişi hastaneye kaldırıldı
- 12:38 - Siirt’te çatıdan düşen kadın ağır yaralandı
- 12:36 - Siirt'te Botan Köprüsü virajında araç devrildi
- 12:35 - Mardin’de otomobil şarampole yuvarlandı: 1 ölü, 3 yaralı
Abdulaziz ALTEKİN / Yazar





BU NEFRET NEDEN
Güllere dokunmayın. Belki farkında olmadan incitirsiniz onları. Solmasın kanatları. Boyunları öne eğilmesin. Hep sevgiyle coşup nefesimize hayat versinler.
Yaşadığımız coğrafya itibariyle erken tanıştık hayatın lanet yüzüyle. Duyduklarımız, gördüklerimiz, hakkında konuşamadıklarımız biriktikçe dilimizin beli büküldü. Ve sustukça vicdan azabı içinde günden güne erimeye başladık. Bir çare olarak sarıldık kalemimize. İstedik ki kanlı topraklar olmasın yaşadığımız bu cennet vatan. Lakin iblisin uşakları aramıza nifak tohumları ekmeye devam ediyor, hiç durmadan.
Ellerinde bulundurdukları tek güç: karşı tarafın acizliği. Birkaç asır öncesine gittiğimizde onların ne kadar güçsüz olduğunu net bir şekilde görebiliriz. Medeniyeti bizden satın almalarına rağmen bugünlerde kültürümüze yabancı, dna’mızı bozacak ne varsa bize onu dayatıyorlar. Peki, bu haksızlıklar karşısında biz ne yapıyoruz?
Mal mülk sevdasına düşmüş birbirimizin sırtından nasıl köşeyi dönebiliriz ona bakıyoruz. Kardeşlerimizin namuslarına göz koyup bütün gün ettiğimiz gıybeti bir rekât namazla silmeye çalışıyoruz. Yetimi hor görür helal kazancımızı haram olanla değiştiriyoruz. Tahammülsüzlükte sınır tanımıyoruz. En kötüsü de kendimize göre yeni fetvalar uydururuz.
Evet, Yaradan’ın rahmeti boldur; fakat azabı da çetindir.
Büyüklerimiz, ben küçükken bize nasihatlerde bulunurdu. O nasihatlerin gölgesinde büyüdük. Sevgi, saygı ve ahlak o zamanlar bizim hayat felsefemizin bir parçasıydı. Buna bağlı olarak merhamet duygusu kendiliğinden gelişirdi. Günümüzde bunlar olmadığı için merhamet de yok. O kadar düşmanın varlığı yetmiyormuş gibi ülke içindeki şucu bucu muhabbeti ortamdaki olumlu ne varsa hepsini yerle bir etmekte.
Selçuk üniversitesindeki ikinci yılımdı. Gece vakti edilen sohbete uyanmıştım. İkinci öğretim öğrencileri balkonda oturmuş kahkahalar içinde konuşuyorlar daha doğrusu bağırıyorlardı. Balkona çıkmadan seslendim. Beni duymadılar ya da duymazlıktan geldiler. Kalkıp yanlarına gittim. Bu kadar neşeli olmalarını sağlayan şeyi merak etmiştim doğrusu! Bana yolun karşısını gösterdiler. Dokuzuncu katta oturduğumuzdan aşağıda ne olup bittiğini tam olarak görmek zordu. Ama gürültüden dolayı sokak lambasının altında iki gölge seçilebiliyordu. “Ne oluyor orada.” diye sordum. “Hiç. Her zamanki şeyler işte.” Sırıtarak vermişti bu cevabı. Üstelik her zaman olan şeyleri bilmiyordum. Üsteleyince söylediler. Gariban kız birilerinin ağına takılmıştı. Ve onu yurdun karşısındaki gece kulübüne getirmişlerdi. Beraber geldikleri kişiler ortalıkta görünmüyordu. Çünkü kız karşılığında cüzi bir miktar alıp sabaha kadar o parayla eğleneceklerdi. Bir şeylerin ters gittiğini anlayan kız karşı koymaya çalışıyor ve sokak lambasının altından ayrılmamak için diretiyordu. Lakin ayakta zor duruyordu. Büyük ihtimal içkisine hap falan atmışlardı. “Polisi aradınız mı?” diye sordum. “Kızın bu saatte dışarıda işi ne? Hem arasak da kimse gelmez.” Şaşırmıştım. Bir insan bu kadar mı vicdansız olur? “Nereden biliyorsunuz gelmeyeceklerini?” Kendilerinden çok emin görünüyorlardı. “Bu gördüğün zorla alıkoyma yarım saattir devam ediyor. Ve neredeyse her akşam tekrar eden bir şey bu. Başta iki kişiydiler. Kızı karşıdaki boş ve karanlık dükkânların oraya götürmeye çalıştılar. Olmadı. Biri sen gelmeden ayrıldı. Muhtemelen arabayı getirmeye gitti. Benzinliğin yanındaki mobeseyi görüyorsun. Eğer isteseydiler çoktan gelirlerdi. Bu o kadar normalleşti ki biz de arada film izler gibi çıkıp buradan bu komediyi izliyoruz.” İkinci biri daha vardı. Zaman kaybetmemek için hemen polisi aradım. Sonra da adama laf atmaya başladım. Girişte duran bekçide silah vardı. Ona güvendim; ama adam yurda doğru ateş açtığında bekçi yerinden kımıldamadı. Hatta müdahale etmek bir yana kapıyı kilitleyip yurda kaçmıştı. Arkadaşların dediği gibi oldu. Yaklaşık on dakika sonra araba gelip önlerinde durdu. Kızı zorla araca bindirmeye çalıştılar. O arada on beş dakika geçti. Polisleri aramamın üzerinden toplamda otuz beş dakika geçmişti. Emniyet, hemen bizim yurdun arkasında olmasına rağmen tam otuz beş dakika. Kız arabaya bindirilip kaçırıldıktan hemen sonra.
Daha nice evlatlarımızın hayatları böyle söndürülürken bizi korumak için o kutsal göreve gelenlerin tam olarak ne işle meşgul olduklarını doğrusu hep merak edip durdum. Sonra aradan uzun bir süre geçmeden tam olarak cevabımı aldım. Üniversitenin hemen dışında öğrenciler toplanmış konuşma yapacaklardı. Nedenini bilmiyorum tramvaydan inip onları izledim tepeden. Polislerden biri avazı çıktığı kadar bağırdı. Hiçbir tarih hocası, bize savaşları anlattığında bu kadar aşka gelmemişti. Polisler gençlere saldırmaya başladı ve darbeler üst üste indi. Yere yığılanlara bu sefer yerde vuruluyordu. Sanki babalarının düşmanlarına vurur gibi vuruyorlardı. Çığlıklar bir nebze olsun titretmedi vicdanlarını. Vurdukça vurdular. Ta ki yorulana kadar. Kaçanlar kurtulmuştu. Kalanlar ise kan içinde kelepçelenip polis araçlarına bindiriliyorlardı.
İki farklı olay! Neden bu kadar kinle dolmuşlardı bir türlü anlayamadım. Zalimler ellerini kollarını sallaya sallaya zülüm ederken seslerini çıkarmıyor, gariban gençleri kan içinde bırakıyorlardı. Konuşmaları ister legal ister illegal olsun ben ona bakmıyorum. Kolluk kuvvetlerinin kendi vatandaşına karşı onları bu kadar dolduruşa getiren sebep ne? Biz bu halde ne düşmana galip gelebiliriz ne de onlarla savaşabiliriz. Ve onların istedikleri gibi bir hayatın içinde birer kukla oluruz.
Yorum Ekle
Arkadaşına Gönder
Yazdır
Yukarı
Midyat’ta Sinema ve Kütüphane Günleri
Akın Akın Midyat'a geliyorlar
ÖMERLİ'NİN MAHSARTE TÜM RENKLERİ, GÜZELLİKLERİ, EL SANATLARI, YÖRESEL ÜRÜNLERİ, TARİHİ SOKAKLARI
Ömerli Belediyesi ev spor kompleksinin inşaatına başladı
- 1
- 2
- 3
- 4
- 5
- 6
- 7
- 8
İMAMOĞLU'NU GELİN HEPİMİZ YARGILAYALIM!Abdulaziz ALTEKİN
HASTENELERDE MANEVİ DANIŞMANLIK VE REHBERLİKSadullah GÜNEŞ
İHTİYAÇ MI - İSRAF MI, SAĞLIKLI MI - UCUZ MU?Rıfat Direkçi
MİDYAT - DARGEÇİT YOLU: BİR ULAŞIM AKSI MI, BİR CAN PAZARI MI?Halil EL
Yürek ve KavgaYusuf BEĞTAŞ
Dudak dolgusu ve estetikDt. Thomas Yağız
Tel : / Faks : | Yazılım: CM Bilişim - Tasarım: INVIVA