Abdulaziz ALTEKİN / Yazar

Toplumu yönetenler, yönetmeye aday olanlar ve halkın kendilerini yönetmesini istedikleri kişilerin konuşmaları, hal ve hareketleri sonucunda herkesin rengi, dili, dini ve ırkı net bir şekilde ortaya çıktı.

Sırf koltuk sevdasına yapılanlar ve aklıselim ileri gelenlerimiz olmadığı için herkes herkese düşman kesildi. Hep uçurumun kenarındayız diyerek önlemler alınması için çağrıda bulunurduk. Şimdi ise uçurumdan yuvarladık. Bu düşüşün az hasarla atlatılması için yetkililere, kanaat önderlerine, tanınmışlara ve toplum tarafından sevilip sayılanlara sesleniyoruz. Artık kendinize gelin.

Halk, kolu kanadı kırılmış bir kuş misali herkesin rüzgârında savrulmaya meyilli. Kim esip gürlese hurra, onun peşine takılıyorlar. İnsan hayatı o kadar değersizleşti ki, iki kuruşluk merminin ucunda asılı kalmış. Ne de olsa zalimin kapısında el pençe divan duran köleler, mazlum karşısında aslan gibi gürlüyorlar.

Sokağın nabzına baktığımızda artık kimsenin kimseye eyvallahı kalmamış. Sahte yüzlerle, yapmacık tavırlarla anı geçiriyorlar. İçlerinde ise biriktirdikleri kin ve nefret giderek artıyor. Güçlünün istediği gibi at koşturup, güçsüzün ezilmekten bıktığı günlere girdik. Artık son çare intihar eden gençlerin sayısı her geçen gün katlanıyor.

Peki, kaos kime yarar?

Kime yaradığını net bir şekilde söylemiyoruz. Fakat kime zarar olduğu aşikâr. Asıl tuhaf olan, zarar gören tarafın da halinden memnun olması. Evet, burada zarar gören tek taraf halktır. Ve bu zarar onların kendi elleriyle gerçekleşiyor.

Az önce de belirttiğimiz üzere kimsenin kimseye eyvallahı kalmadı. Güçlü olanın istediği şekilde oynanıyor oyun. Bu oyunda ayakta durmak ise güçlünün elinde. O isterse piyonlar kavga eder istemezse barış içinde yaşayıp giderler. Hâlihazırda barış isteyen güçlüler yok ortada. Halkı kışkırtan söylemler sürekli gündemde tutuluyor. Uçurumdan yuvarlanan toplumun düşüşü nasıl gerçekleşecek kimse bilmiyor.

Halk kardeş olsun masalları anlatmayacağız. Çünkü o durağı çoktan geçtik. Şu an yapacağımız şeyler, sadece düşüşümüzü hafifletmek için alınacak önlemlerdir. Bu da yapılmazsa artık hep beraber düşüşün nasıl gerçekleşeceğini göreceğiz.

KIŞKIRTMALAR SON BULMALI

Yetkililerin ve önde gelenlerin sert söylemleri halkı galeyana getiriyor. Aklıselim davranmaları gerekenlerin bilerek veya bilmeyerek böyle davranmaları, kalıcı hasarlar bırakmaktan başka bir işe yaramıyor. Bir an önce bu tür ötekileştirici söylemleri bırakıp uzlaştırıcı, yapıcı yorumlarda bulunmalıdırlar.

EKONOMİK HAKSIZLIK GİDERİLMELİ

Dört beş üniversite bitiren gençlerimizin iş bulamayıp yurt dışına çıktığı bu günlerde, ilkokul mezunu olamayanların dört beş maaş alması ve oturdukları koltuğu bırakmaması yüzünden ülke giderek kan kaybediyor. Genç beyinlerin yapacağı buluşlar yerine geride telefonu büyük mucize olarak gören amcalar kalıyor.

SEVGİ OLAMASA BİLE SAYGI OLMALI

Bu saatten sonra birbirimizi sevelim diyemem. Zira birbirimizi sevmek zorunda değiliz. Ama aynı atmosferde hava soluduğumuz için birbirimize saygı göstermek zorundayız. Ben hangi haklara sahipsem karşıdaki de o haklara sahip görüşü oturmalı benliğimizde.

ÖTEKİLEŞTİRİCİ DİLİ TERK ETMELİYİZ

Bazı insanlar, bu da olmaz artık dediklerimizi canlı olarak icra etmeleri, doğrusu pes ettiriyor. Zor durumda kaldığımızda karşıdakinin haklılığını kabul etmek yerine insanlıktan çıkıp onu hemen ötekileştiriyoruz. Ve ülkemizde en çok prim gören, terörist etiketiyle yaftalıyoruz. Nasıl olsa bunu destekleyen milyonlar var.

Konuyu daha fazla uzatmaya gerek yok. Zira her şey göz önünde. Ve herkes her şeyin farkında. Fakat bazıları üç maymunu oynuyor o ayrı. Son olarak bu şekilde devam edersek, bizden sonra gelecek olanlara kötülükten ve kaostan başka bir şey bırakamayacağımızı bilelim. Farkında olmadan yaptığımız yanlışlar yüzünden yarınki çocuklarımızın uykularından çalıp, bugün yastığa başımızı huzur içinde koyup yatıyoruz. Vesselam…