• Mardin19 °C
  • Diyarbakır15 °C
  • Batman17 °C
  • Şırnak15 °C
  • İstanbul18 °C

Sadullah GÜNEŞ / Yazar

12 Punto 14 Punto 16 Punto 18 Punto

İSLAM'DA SAVAŞ HUKUKU

01 Eylül 2024 Pazar 17:59
İbn Haldûn’un deyimiyle savaş insanlık tarihi kadar eski bir geçmişe sahiptir ve doğal bir gelişmedir (Mukaddime, II, 37).  Şunu net olarak biliyoruz ki ilk insan ve ilk peygamber olan Hz. Adem'in iki evladı arasında meydana gelen anlaşmazlık Kabil'in Habil'i öldürmesiyle sonuçlanmış ve bu fiil insanlık tarihi boyunca devam ede gelmiştir. Tam da burada şöyle bir soru akla gelmektedir; Müslümanlar sorunlarının çözümünde savaş mefhumunu nasıl değerlendirmelidir. İlk çözüm olarak çatışma ve savaş mı ön planda olacak, yoksa anlaşma ve barışın her türlüsü ilk önce denenmeli midir.
 
Kur’ân-ı Kerîm’in birçok âyetinde ve özellikle savaşa izin veren ilk âyette savaş sebebinin düşmanın Müslümanlara saldırısı ve onları yurtlarından çıkarmaları olduğunun açıkça belirtilmesi yanında (el-Hac 22/39-40), “Size savaş açanlarla Allah uğrunda siz de savaşın, fakat aşırılığa sapmayın”; “Fitne (baskı ve zulüm) kalmayıncaya ve yalnızca Allah’a kulluk edilinceye kadar onlarla savaşın; ancak vazgeçerlerse zulüm işleyenlerin dışındakilere düşmanlık yoktur” (el-Bakara 2/190, 193); “Müşrikler sizinle nasıl topyekün savaşıyorlarsa siz de onlarla topyekün savaşın” (et-Tevbe 9/36); Bütün bu  anlatılanlar göstermektedir ki   İslâm’a göre, fertler arası     ilişkilerde olduğu gibi devletler arası    ilişkilerde de  genel    prensip ve  kaide barışın sağlanması ve   huzurun korunmasıdır. Hedef, bütün insanlığın din,    dil, ırk, millet ve  devlet ayrımı gözetmeksizin barış    içerisinde yaşamasıdır. İnsanlık günümüzde İslâm’ın barış, merhamet, sevgi ve hoşgörü anlayışına en  az geçmişteki kadar muhtaçtır. Geçmişte insanlık yüzyıl savaşlarına,dünya savaşlarına şahit    olmuş, bu  savaşlarda yüz   binlerce masum insan hayatını kaybetmiştir. Günümüzde de  dünyanın birçok ülkesinde hâlâ   gözyaşı ve kan   akmaya devam etmekte, masum bebeklerin, karnında bebeğini taşıyan annelerin, ak   saçlı    dedelerin ve   ninelerin üzerine bomba yağmaktadır. Ya-şadığımız dünya o hâle   gelmiştir ki,  neredeyse insan kanının akıtılmadığı ve insan hayatına kıyılmadığı bir saniye bile geçmemektedir.İnsanlık, kurtuluşu, refahı, huzuru maddede aradıkça, insan hayatı değersizleşmiş, kıymetini yitirmiştir. Oysaki Allah Teâlâ, insan hayatını mukaddes kabul etmiş, ona    çok    büyük ehemmiyet vermiş, haksız yere bir   kişiyi öldürmeyi bütün insanlığı öldürmek, bir   insanın hayatını kurtararak yaşamasına vesile olmayı da   bütün insanları yaşatmak olarak nitelendirmiştir."( Maide, 32),( Hadislerle İslam, 4, 443)
 
Eğer onlar barışa yanaşırlarsa, sen de ona yanaş ve Allah'a tevekkül et. Çünkü O, hakkıyla işitendir, hakkıyla bilendir. ( Enfal, 61 ) buyuran Yüce rabbimiz bizden düşmanı tamamen imha etmeyi değil onun barış teklifini kabul etmeyi ve en az can kaybıyla savaşı sonlandırmayı istemektedir.
 
Hayber yahudileri yanlarına diğer yahudi kabilelerini de alıp Medineye saldırmayı planladılar. Bunu haber alan peygamberimiz Hayber'i kuşattı ve sonra onlarla ve diğer kabilelerle antlaşmalar yaparak savaşı sonlandırdı.(Ebu Davud,İmare,18-19)
Bu yazıya henüz yorum eklenmemiştir.
Mardin nöbetçi eczaneleri
ANKET
Midyat'ın İl Olmasını İstiyor musunuz.?
Tüm Hakları Saklıdır © 1997 - 2024 Midyat Habur | İzinsiz ve kaynak gösterilmeden yayınlanamaz.
Tel : / Faks : 04824641346 | Yazılım: CM Bilişim - Tasarım: INVIVA